Quantcast
Channel: Alper Tolga Akkuş – Yeşil Gazete – ekolojik, politik, katılımcı, şenlikli…
Viewing all 268 articles
Browse latest View live

Filmmor Adana – 12/13 Nisan 2014

$
0
0

12. Uluslararası Filmmor Gezici Kadın Filmleri Festivali’nin her sene uğramayı adet edindiği 3 il’den biri Adana olarak seçilmişti bu sene, diğerleri ise geçen hafta uğradığı Mersin ve haftaya uğrayacağı Muğla’nın Bodrum ilçesi

Mersin’de bir açılışta (İlk Yalan) bir de ilk gün tek film (Şimdiki Zaman) izleyebilmiştim. Bundan sebep hem melmeket ziyareti yapmak hem de izleyebileceğim tüm filmmor filmlerini “hacılamak” için Cumartesi toprağımın yolunu tuttum. Yeşil Gazete Haftasonu ve Kitap eki Ha-Ki hatrına 12:00′de başlayan kısa filmleri gene kaçırdım maalesef.

Filmmor Adana gösterimlerinin mekanı Tarihi Adana Kız Lisesi

Filmmor Adana gösterimlerinin mekanı Tarihi Adana Kız Lisesi

Bizim Mersin Mezitli’deki evden Filmmor Adana’nın ceyran ettiği Tarihi Adana Kız Lisesi’ne otobüs-tren-minibüs kombinasyonu ile gidiliyor. Kılpayı yakaladığım 13:30 treninde oturacak yer olmadığından basamaklara çöreklendim benden önce çöreklenmiş teyzemden yer isteyip. O 45 dakika boyunca Zeynep teyzenin oğlu Engin’in (43) kaçırdığı kısmetleri, kendinden büyük Pakize’yi isteyip kendini isteyen Pakize’nin kardeşi Hülya’yı da elinden kaçırmasını. Sonrasında Burçin’i “tiki var, saçı ile oynuyor vsr”  bahaneleri nedeniyle beğenmeyip Burçin başkası ile evlendikten sonra, “Ya anne niye bana baskı yapmadınız” diye dert yanmasını dinledim. Kendimi unutup Engin’e üzülecek hale geldim yolda, o derece.

Tarihi Kız Lisesi’ne vardığımda 13:30 filmi Şimdiki Zaman (Belmin Söylemez) bitmek üzere idi. Mersin’de olduğu gibi burada da salon hıncahınç doluydu ve gene Mersin’deki salonda olduğu gibi burada da salon çok ama çok sıcaktı.

Filmmor organizasyonunu Adana Kadın Platformu üstlendi

Filmmor organizasyonunu Adana Kadın Platformu üstlendi

Film bitince bizim ahaliyle lafladım. Yeni pek çok insan tanıdım. Kız Lisesi’nin bahçesi hem Taş Köprü’ye hem de Sabancı Camii’ne bakıyor. Film aralarında orda olmak festivale ayrı bir güzellik katıyor.

Filmler bitmeye yakın Adana Kadın Platformu’ndan Ülkü abla, “Sen Mersin’e mi döneceksin, istersen bizde kal” deyince içimden (allaahhh) dışımdan ise “Neden olmasın!” dedim. Ama sonrasında Filmmor İstanbul ile Adana Kadın Platformu ekibinin akşam yemeğindeki tek böcek olacağımı da bilmiyordum tabi. 20 feminist kadının arasında tek erkek olarak geçirdim o akşamı.

Adana Kadın Platformu üyelerinin gülümseyerek takip ettikleri Sara Koppel'in animasyon filmi "Küçük Vulva ve Klitoral Farkındalığı"

Adana Kadın Platformu üyelerinin gülümseyerek takip ettikleri Sara Koppel’in animasyon filmi “Küçük Vulva ve Klitoral Farkındalığı”

Pazar günü ise 12:00′de başlayan 5 kısa filmden son ikisine yetişebildim. Fulya Tokaoğlu’nun animasyon filmi “Teyze” izlediğim filmmor filmleri içinde en çok öne çıkan film oldu. Ülkemizde kadın yönetmenlerin aldığı mesafe gerçekten etkileyici. Filmmor’daki filmler “Gözetleme Kulesi” (Pelin Esmer), “Şimdiki Zaman” (Belmin Söylemez), “Hayatboyu” (Aslı Özge), “Koltuk” (Meltem Parlak), “Teyze” (Fulya Tokaoğlu) belli bir çıtanın üzerindeki yapımlar idi. Ama ben hep Ankara Büyülüfener Sineması’nda 1,5 ay önce seyredip çarpıldığım “Mavi Dalga” (Zeynep Dadak ve Merve Kayan) niye burada yok sorusunu sordum içimden.

Fulya Tokaoğlu ile röportaj… from canlandıranlar animators on Vimeo.

Pazar gününün son filmi Bal‘ı (Valeria Golino!f² kapsamında Mersin Üniversitesi‘nde izlediğim için onu es geçip döneyim dedim Mersin’e. Son anda Bal’ın ardına da bir sürpriz film koymaları, kapanış söyleşisinde de şarap ziyafeti vaad etmeleri bu kararımı zorlamadı değil ama önümde 2,5 saat süreceğini öngördüğüm ve fakat 3,5 saat süren bir eve dönüş yolculuğu vardı.

Bir hafta önce Mersin'deki gösterimleri organizasyonun içinde olduklarını izleyemeyen Mersin Kadın Emeği Kollektifi üyeleri de filmleri izlemek için Adana'ya gelmişlerdi. Yeşil Gazete olarak onlarla fotoğraf da çekindik

Bir hafta önce Mersin’deki gösterimleri organizasyonun içinde oldukları için izleyemeyen Mersin Kadın Emeği Kollektifi üyeleri de filmleri izlemek için Adana’ya gelmişlerdi. Yeşil Gazete olarak onlarla fotoğraf da çekindik

Sözün özü hem Mersin hem de Adana; Filmmor’da benim indimde sınıfı geçti. Bu iki şehir de daha fazla festivali hakediyor. Yalnız her iki şehirdeki kültür sanat insanlarında “Büyükşehir Belediyelerini MHP kazandı, acaba bu sonuç bize olumsuz olarak mı geri döner” endişesi hakim. Ben kısmet olursa hem Mersin hem de Adana’daki Büyükşehir Belediye Başkanları ile görüşüp onlara bu çekinceyi iletmek ve cevaplarını da Yeşil Gazete ve kendi sosyal medya hesabım üzerinden paylaşmak düşüncesindeyim. Şu anki şahsi fikrim ise (umarım yanılmam) bu çekincelerin yersiz olduğu yönünde

#anavarrza

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com


Hayatı “Kut”layalım etkinliği bu haftasonu İzmir Şirince Tiyatro Medresesi’nde

$
0
0

Hayatı “Kut”layalım etkinliği bu haftasonu (19 – 20 Nisan) İzmir, Selçuk, Şirince’de bulunan Tiyatro Medresesi’nde. Burcu, Emre ve Özgür’ün kolaylıştırıcılığındaki etkinlik herkese açık olmakla birlikte kontenjanı 20 kişi.

Bir gece konaklama ve yeme-içme giderleri için etkinlik mekanının kolaylaştırıcılardan talep ettiği kişi başı 85 TL dışındaki tutarın armağan ekonomisi ya da kolaylaştırıcıların kullandığı şekli ile “gönül bedeli” ile karşılanacağı etkinliğin facebook adresinden detay bilgi edinmek mümkün.

Hayatı “Kut”layalım’da ne olacak?

31 hayatı kutlayalım...

Peki ne olacak Hayatı “Kut”layalım etkinliğinde? Bu sorunun yanıtını Burcu, Emre ve Özgür şu şekilde açıklamaya çalışmış

“Evrendeki her şey ahenkle birbirine bağlı. Bu ahengin bir parçası bozulduğunda evren bozulur. Bozulan parça tamir edilirse her şey düzelir!

Bozulan parçalar yok değil ancak ne mutlu ki bunları tamir etmek için bir sürü de güzellik filizleniyor Anadolu’nun ve dünyanın dört bir yanından.

Şimdi bizim için bu filizleri bulma, onları besleme ve çoğaltma zamanı…

Kendi gerçeğimize ve doğanın gerçeğine döndükçe bu güzellikleri yaratmaya, evrenin bozulan parçalarını tamir etmeye daha da yaklaşırız. Kalbimizle düşündükçe durduğumuz yeri, olaylara bakışımızı, algımızı değiştiririz; ve biz değişirsek dünya da değişir.

Görmek istediğimiz değişimin kendisi olalım ve hayatı kutlayalım!

Bu kutlamayı oyunlarla, masallarla, doğanın bize sunduklarıyla yapalım; içimize ve oradan bütüne bakalım; ilham ve cesaret alıp-verelim, bir “topluluk oluşturma deneyimi” yaşayalım istiyoruz.

Bunun için 2 gün boyunca yaşam yolculuklarımızı, yaptıklarımızı, yapmak istediklerimizi birbirimizle paylaşarak, ilham alıp verebileceğimiz bir alanı birlikte yaratacağız. Bu alanı, “konuşma çemberi” diyebileceğimiz kadim bir usül ile gerçekleştireceğiz. Çember şeklini kurmak, çemberde konuşmak, oynamak, paylaşmak için bir sürü sebep sayabiliriz; ancak belki de en önemlisi bu şeklin kutsallığı ve etrafına toplanan insanlara verdiği birlik ruhu. Atölye boyunca çember sayesinde hepimiz birbirimize aynı yerden sesleneceğiz, ne bir eğitmen ne de bir öğrenci olacak aramızda. ”

Kolaylaştırıcıları tanıyalım: Burcu, Emre ve Özgür

34 hayatı kutlayalım...

Burcu ve Emre’yi Yeşil Gazete’yi takip edenler Haftasonu Kitap ekinde yayınladığımız, “Bana bir masal anlat abla, içinde denizle balıklar, yağmurla kar olsun, güneşle ay” yazısından bir parça tanıyorlar. Etkinlik sayfasında ise bu üçlü kendilerini şu şekilde tanımlamış;

Burcu Ertunç
Burcu, iki buçuk yaşında. Nefes almayı, güzel yemek yemeyi, konuşmayı, dinlemeyi ve öğrenmeyi biliyor. Oyun oynamayı, toprakta bir şeyler yapmayı çok seviyor. Kuşlara, ağaçlara, mantarlara, yabani otlara, keçilere ve tavuklara bayılıyor. Küçük yaşta olsa da bir sürü bir sürü arkadaşı var. Büyüyünce orman insanı olmak istiyor, dostlarıyla birlikte bir orman ailesi kurmayı hayal ediyor.

Emre Ertegün
Emre, bir süre özel sektörde, bir süre sivil toplum örgütlerinde çalıştıktan sonra 2012 yazında kendini rüzgara bıraktı ve o günden beri göçebe olarak yaşayıp oradan oraya salınıyor. Evi, işi, -birkaç parça kıyafet ve kitap haricinde- eşyası yok. “Başka bir dünya”, “başka bir toplum” oluşturmanın rüyasını görmekte olup bunlarla ilgili bol bol okuyor, yazıyor, felsefe yapıyor.

Özgür Önal
Özgür iş hayatında tasarımcı olarak çalıştığı dönemleri uzun süre önce geride bıraktı, hiç bitmesin istediği seyahatlerine ve öğrenme yolculuğuna başladı. Tüm seyahatlerindeki ortak niyeti, o toprakların kadim şifa gelenekleriyle, ritüelleriyle, masallarıyla, kısaca atalarından getirdigi her türlü bilgiyle ve bu bilgiyi temsil eden insanlarla bir şekilde temas edebilmek. Bir süredir, yaratıcı faaliyet ve spontane yaratım gücümüzün şifalandırıcı tarafını araştırıyor ve gruplarla pratik ediyor. Bunun için hikayeler, masallar, resim, fotoğraflar ve oyunları birer kapı olarak görüyor. Hikaye, masal toplayıcısı ve anlatıcısıdır.

Hayatı “Kut”layalım facebook etkinlik sayfası: Facebook.com/Hayatı “Kut”layalım

(Yeşil Gazete)

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Oruç Aruoba’nın evinde

$
0
0

Bayramiç Tohum Takas Şenliği’nde iken Zerrin abla (Boynudelik) bahsetti Oruç abinin (Aruoba) de şenliğe gelme ihtimalinden. İzmir’de yaşadığını söyledi ardından. E ben de burdan sonra oraya geçeceğim, Yeşil Gazete’ye yazması için görüşeyim diyorum kendisi ile, var mıdır çaresi dedim. Mahmut abi (Boynudelik) yetişti imdada. Oruç abiyi aradı benden, niyetimden (Yeşil Gazete’ye yazılar istemek) ve İzmir’e uğrayacağımdan dem vurdu, bana da Oruç abinin telefon numarasını verdi.

Pazartesi sabahı 11 küsur saatlerde aradım Oruç abiyi. “Oruç Bey merhaba, ben Yeşil Gazete’den …” diye başlayıp ikinci söz alışta, “Oruç abi o halde ben sizi yarın bir daha arıyorum” deyişim ile hayli eğlendi İzmir’de beni misafir eden arkadaşlarım Çiğdem ile Sevil. Oruç abi o gün Aydın’da olduğunu, akşam saatlerinde döneceğini, kendisini yarın bir kez daha aramam gerektiğini söylemişti. “Bey”li başlayıp iki saniye sonrasında “abi”li devam etmem ise benim kendi alışkanlığım. Hiç tanışmadığım, daha önce bir vesile hiç konuşmadığım birisine hali ile samimi şekilde hitap edemezdim, ama bir lafın beli kırılmayagörsün “bey”i de atarım “paşa”yı da, hiç bakmam “ustedes”lerin gözünün yaşına.

Pazartesi bir kez daha aradığımda oyunu bozan Çiğdem oldu. İzmir cahili olduğumdan adres tarifi için telefonu kendisine vermiştim. Oruç abi otobüsten indikten sonra 2 kilometre kadar yol var, yürüyebilir misiniz diye sorunca, “Ben yürürüm yürümesine de Alper zorlanabilir engelli olduğu için” dedikten sonra karıştı bence işler. Oruç abi birkaç kez daha arayıp “Bilal’e anlatır gibi” tek tek anlattı kendi evinin yerini, bizim hangi durakta inmemiz gerektiğini, durağa varmadan kaç dakika önce arayınca çok fazla bizi bekletmeden bizi almaya gelebileceğini vsr.

Oruç abi (Aruoba) ile pek çok şeyden konuştuk.

Kimisini not aldım kimisi muhabbetin demi oldu kaynadı

Çok güzel bir bahçesi var balkonunda, bahçeli bir ev olaydı daha iyi olurdu der.

Oruç abi'nin eviningeniş balkonunun ön kısmında adım atacak yer yok neredeyse çeşit çeşit btkiden. Her birinin hikayesini bize de aktardı

Oruç abi’nin geniş balkonunun ön kısmında adım atacak yer yok neredeyse çeşit çeşit bitkiden. Her birinin hikayesini de bize aktardı


Bize kumkat ikram etti, Hindistan menşeili olduğunu belirttiği bu bitki portakal ve mandalina arası bir tür, ebadı ise erik kadar, kabuğu ile birlikte yenebiliyor.

Açık Radyo’da fi tarihi zamanlarında “Filozof Dedikoduları” isminde bir program yaptığını aktardı Ömer abi (Madra) ile birlikte

Çiğdem hemşire olduğu için o sularda da yüzdük, İzmir’de misafir olduğum Çiğdem ve Sevil’in evindeki dolapta “Nursing is art” magnetini görmüştüm, konuyu ordan açtım. Nurse fiilinden girdik Ebe Gümeci’nden çıktık.

16 Oruç Aruobanın evinde

Oruç abi bize kendi elleri ile hazırladığı ve “Menemenin hammaddesi olur” diye sunduğu yemeği ikram ederken

Çiğdem’in “İle“yi bir dönem elinden düşürmediğini sıkıştırdım ben arada bir yerde. Çiğdem de “İle”nin bir dönem kendisini çok etkilediğini, (tam ne söylediğini hatırlayamasamda mealen) hem can simidi olduğunu hem de yaralarını derinleştirdiğini eklediğinde Oruç abi, “Demek ki okuyan kişide yaratmak istediğim etkiyi becerebilmişim” dedi. 

Oruç abi ile işim henüz bitmedi ama. Yeşil Gazete'ye yazı yazdırana kadar bana durmak yok!

Oruç abi ile işim henüz bitmedi ama. Yeşil Gazete’ye yazı yazdırana kadar bana durmak yok!


Dümeni Yeşil Gazete’ye kırdım sonra. Bayramiç Tohum Takas Şenliği, Kaz Dağları Buluşması, ekolojik hareket derken ÇEYO, Huriye Hoca (Kara) ve solucanlara, solucan kelimesinin kökenine, tekilaya sarkıtılan solucana yol aldık. Böyle hararetli hararetli muhabbeti koyultmuşken bi ara Oruç abi, “Biz buraya nerden geldik yahu” diye başını kaldırıp hemen ardına parmağını bana doğru sallayarak, “Hep senin başının altından çıkıyor bunlar” diyerek sevimli sevimli payladı. Yeşil Gazete’ye yazma konusunda ise kesin bir yanıt vermedi. 

Sinema da konuştuk edebiyat da. Orhan Veli’yi de andık Can Yücel’i de. 

#anavarrza

 

 

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Greenpeace Mersin gönüllüleri Akkuyu NGS önünde nöbette

$
0
0

Mersinli Greenpeace gönüllüleri 10 gündür Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer santral ile ilgili halka bilgi vermek amacıyla kurulduğu iddia edilen Akkuyu NGS Toplum Bilgilendirme Merkezi’nin önünde kaldırım nöbetinde.

Nükleere Karşı Kaldırım Nöbeti 12 Mayıs'tan beri devam ediyor

Nükleere Karşı Kaldırım Nöbeti 12 Mayıs’tan beri devam ediyor

12 Mayıs 2014 Pazartesi gününden beri devam eden nöbet 14:00 – 21:00 saatleri arasında gerçekleşiyor.  Yeşil Gazete olarak biz de Greenpeace gönüllülerinin yanına gittik, kendi tabirleri ile “direnişin” nasıl geçtiğini sorduk, nöbet ile ilgili merak ettiklerimizi öğrenmek istedik.

İşte bizim ziyaretimiz sırasında “kaldırım nöbeti”ndeki Mersinli Greenpeace gönüllüleri Ahmet Hilmi Aktekin (44), Cem Kapukaya (36), Deniz Taşkın (18), Enver Üzel (18) ve Burak Dönmez (20)’in aktardıklarından satırbaşları

* Aslında bu nöbetin başlangıcı geçtiğimiz sene bu dönemde Ful Hanım’ın (Uğurhan) başlattığı ve hızla yayılan 37 adım eylemine dayanıyor.

Kaldırım Nöbeti fikri Mersin Tabip Odası Başkanı Ful Uğurhan'ın (en sağ önde) geçen seneki 37 Adım eylemine dayanıyor

Kaldırım Nöbeti fikri Mersin Tabip Odası Başkanı Ful Uğurhan’ın (en sağ önde) geçen seneki 37 Adım eylemine dayanıyor

Akkuyu NGS önündeki eylemlerin sürekli çeşitli gerekçelerle (“Burada duramazsınız, “Pankart tutamazsınız”, “Yere birşey bırakamazsınız” vsr) polis tarafından engellenmesinden sonra Ful Hanım, “Kaldırımda yürümemize de karışamazlar ya” düşüncesi ile Akkuyu NGS önündeki kaldırım üzerinde 37 adım atmaya başlamıştı. Bu 37 adımda Toplum Bilgilendirme Merkezi’nin başından sonuna mesafesinin adım hesabı.

37 adıma hemen nükleer karşıtı diğer aktivisler de iştirak etti ve toplumu bilgilendirme iddiasındaki bu merkezin önünde 37′şer adım atmaya başladık o dönem

(Mersin Tabip Odası Başkanlığı görevini de yürüten Greenpeace Mersin gönüllüsü Ful Uğurhan da kaldırım nöbetine ilk gününden beri katılıyor ancak bizim ziyaretimiz sırasında Tabip Odası’nın toplantısında bulunduğu için kendisi ile görüşme imkanımız olmadı)

Nükleer Santral istemeyen Mersin halkı da Grennpeace gönüllülerine kaldırım nöbeti boyunca destek veriyor

Nükleer Santral istemeyen Mersin halkı da Grennpeace gönüllülerine kaldırım nöbeti boyunca destek veriyor

* Akkuyu nükleer santrali ile ilgili 3. ÇED raporu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan geçti ve şimdi İDK (İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu) aşamasında. Bunun tarihi ve süreci şu anda kesinleşmiş değil ancak önümüzdeki günlerde ilan edilmesi bekleniyor. Biz de bu kritik dönemde Akkuyu’ya dair farkındalığı arttırmak için bu direnişi başlatma kararını aldık

* Ne mi yapıyoruz?

Hergün saat 14:00 ve 21:00 arasında bu saat dilimleri arasında hangi arkadaşımızın durumu uygun ise kaldırımda hazır bulunuyor. Bu saatler arasında ekipten mutlaka en az bir kişi burada.

Nükleerci şirketin iddia ettiği bilgilendirmeyi biz de burada halka yapıyoruz. Şirket sözde santral hakkında bilgi almak isteyenlere  bu merkezin içinde bilgi veriyoruz diyor ama biz burada nöbet tuttuğumuz 10 gün içerisinde halktan bir kişinin bile bilgi almak için içeriye girdiğine şahit olmadık

Greenpeace Mersin gönüllüleri Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce'ye iletilmek üzere halkın taleplerini de mektup kutusunda biriktiriyor

Greenpeace Mersin gönüllüleri Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce’ye iletilmek üzere halkın taleplerini de mektup kutusunda biriktiriyor. Biz de bu karede yer almaktan kendimizi alamadık

* Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce‘ye halkın taleplerini iletmek üzere mektup kutumuz var burada sizin de gördüğünüz gibi. Kaldırımdan geçen, bizimle sohbet eden insanlardan Mersinde nükleer istemediklerine dair mektup yazmalarını istiyoruz ve o mektupları da bu kutu içinde biriktiriyoruz. Şu ana kadar kutuda 200′ün üzerinde mektup birikti.

Kaldırımdan geçen ve bizi gören insanlardan sürekli destek mesajları alıyoruz. Bize hayır dua eden teyzeler, iyi ki burdasınız diyen gençler, sakın vazgeçmeyin diye güven telkin eden insanlar sürekli inancımızı pekiştiriyor.

* Akkuyu NGS Toplum Bilgilendirme Merkezi‘nde görev yapan insanlarla, güvenlik görevlisi olsun, diğer çalışanlar olsun çok fazla sorun yaşadığımızı söyleyemeyiz ama Merkezin Müdürü Mehmet Faruk Uzel‘in sürekli tacizleri ile karşı karşıyayız.

Bizden rahatsız olduklarını, burada durmamamız gerektiğini çok kaba bir şekilde belirtiyor. Sürekli polis tarafından izlendiğimizin farkındayız ve ara sıra polis ekiplerinin doğrudan gelerek arkadaşlarımızı gözaltına almakla tehdit ettiği durumlarla karşılaşıyoruz.

GP mersin nöbette 1...

Onlar bizden ne kadar rahatsızsa biz de nükleer karşıtları olarak onlardan rahatsızız. Onların iddiası nükleer ile ilgili halka bilgi vermek. Ama asıl bilgiyi vermek için Mersinli Greenpeace gönüllüleri olarak biz de buradayız. Nükleerin tehlikelerini burada halka ilk ağızdan aktarma şansı buluyoruz.

* Şimdilik burada direnmeye ve halka nükleerin tehlikeleri hakkında gerçek bilgileri iletmeye devam edeceğiz. Şu anda İDK (İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu) aşaması ile ilgili tarihlerin netleşmesini bekliyoruz.

Mersin’de nükleer istemeyen, ülkemizin olası bir nükleer felaket ile karşı karşıya kalmasının önüne geçmek isteyen herkesi kaldırım nöbetinde bizimle birlikte olmaya çağırıyoruz.

 

Haber: Alper Tolga Akkuş

(Yeşil Gazete)

 

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Mersin Ayrımcılıkla Mücadele Platformu temsilcilerine savunuculuk ve lobi atölyesi

$
0
0

Mersin Ayrımcılıkla Mücadele Platformu’nu (MAYRIP) oluşturan 23 Sivil Toplum Kuruluşundan (STK) temsilciler 24 Mayıs Cumartesi günü Sahil Martı Oteli’nde tüm gün süren Savunuculuk ve Lobi  Atölyesi‘ne katıldı.

Kozmopolit bir şehir olan Mersin’de temel amacını dezavantajlı birey ve gruplara karşı yapılan her türlü ayrımcılıkla mücadele etmek olarak açıklayan MAYRIP 3 Mayıs’ta Mersin Gazeteciler Cemiyeti’ndeki basın açıklamasının ardından Savunuculuk ve Lobi Atölyesi için biraraya geldi.

3 mayrıp

İnsan Hakları Ortak Platformu‘ndan (İHOP) Feray Salman‘ın kolaylaştırıcılığında gerçekleşen atölyenin ardından Eşit Haklar için İzleme Derneğinden (ESHID) Nejat Taştan iki hafta önce kendisi tarafından MAYRIP’ı oluşturan 12 stk temsilcisi ile birebir yaptığı anket çalışmasının sonuçlarını aktardı.

“Savunuculuk Görünmez Olanı Görünü Hale Getirme Çabasıdır”

Atölyeye savunuculuğun tanımı ile başlayan Feray Salman, savunuculuğun asıl olarak görünmez olanı görünür hale getirebilme çabası olduğunu belirterek dezavantajlı grupların karşı karşıya kaldığı hak ihlalleri ve ayrımcılık ile mücadele edebilmenin yegane yolunun bu tutumları görünür hale getirmek, yasal zeminde yapılması elzem tüm hukuki yolları kullanmak ve yurtiçi / yurtdışı platformlara ayrımcılık örneklerini taşımak olduğunu söyledi.

Dezavantajlı grupların sokaktan çekilmek yerine bilakis sokağın içinde daha çok ve daha gür var olabilmesinin önemine değine Salman, bunu sağlamak için de ayrımcılığı görünür hale getirmek ve ortadan kaldırmak gerektiğini sözlerine ekledi.

14 mayrıp

Ölçülemeyen hiçbir şeyin sonucunun meşru olamayacağını bu nedenle de her türlü ayrımcılığın raporlanması, yerel ve/veya ulusal medyada haber olmasının önemine de değine de İHOP’tan Feray Salman, Savunuculuğun örgütlenebilmesi için gerekli aşamaları da Hazırlık, Tanımlama, Haritalama, Harekete Geçme, Yöntem Seçme ve Değerlendirme olarak sıraladı.

Sivil Toplumun Mağdur Edebiyatı Yapma Lüksü Yoktur

Savunuculuk yaparken ayrımcılığa uğrayan mağdurun yanısıra ayrımcılığa ya da hak ihlaline yol açan kurum mensubunu da kimi zaman kendi tarafımıza çekmemiz gereken durumlar ile de karşılaşabilineceğini söyleyen Feray Salman, bu yapılmadığında karşımıza çıkanın “düşmanlar arası çatışma”ya döneceğini ve çözümsüzlüğe yol açabileceğini sözlerine ekledi.

“Sivil Toplumun mağdur edebiyatı yapma lüksü yoktur” diyen ve her ayrımcılığın hak ihlali olduğunu ancak her hak ihlalinin ayrımcılık olmadığını, bu farkın net olarak anlaşılması gerektiğini de vurgulayan Salman, MAYRIP’ın ayrımcılıkla mücadele için yapabileceklerini de, Baro kanalı ile hukuksal temsili harekete geçirmek, raporlama yapmak, şikayet dilekçeleri hazırlayarak idari ya da adli yargıda işlemler başlatmak olarak sıraladı.

Anket Sonucu: Ayrımcılığa En Fazla Uğrayan Kesim LGBTİ Bireyler

15 mayrıp

Savunuculuk ve Lobi Atölyesi’nin ardından MAYRIP’ı oluşruran stk’lardan 12′sinden temsilciler ile yaptığı ankete dair sonuçları paylaşan ESHİD’den Nejat Taştan ise stk temsilcilerinin kendi alanlarında ulusal ve uluslararası mevzuata hakim olamadıklarının gözlemlendiğini söyledi.

12 stk temsilcisine de “Sizce ayrımcılığa en fazla uğrayan kesim hangisi?” sorusunu yönelttiklerini, biri hariç hiçbirinin kendi kesimini listenin başına yerleştirmemesinin MAYRIP’ı meydana getiren stklar arası empati açısından memnuniyet verici olduğunu aktaran Nejat Taştan, hemen hemen tüm sivil toplum kuruluşlarının en fazla ayrımcılığa uğrayan kesim olarak LGBTİ bireyleri göstermiş olmasının da önemine değindi.

Fotoğraflar: Canan Ekinci

Haber: Alper Tolga Akkuş

(Yeşil Gazete)

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

SPOD ve Mersin LGBT 7Renk aktivistlerinden ilçe belediyelerine ziyaret

$
0
0

Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği‘nin (SPOD) LGBTİ bireylerin Kentli Hakkı konulu toplantılarının Mersin ayağı Akdeniz, Mezitli ve Yenişehir Belediyeleri’nin ziyaret edilmesi ile tamamlandı. Mersin LGBT 7Renk‘in ev sahipliğinde Akdeniz Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren İştar Kadın Merkezi‘ni de ziyaret eden SPOD’dan Sezen Çakmak ve Deniz Selin Şapka idarecilerden LGBTİ bireylerin kent yaşamına daha fazla katılımını sağlamak için yapılması gerekenler konusundaki taleplerini iletti.

Akdeniz Belediyesi Eş Başkanı Yüksel Mutlu, “Kültür Merkezi bünyesinde LGBTİ bireylere yönelik bir bölüm açabiliriz”

Akdeniz Belediyesi Eş Başkanı Yüksel Mutlu (solda) SPOD aktivisti Sezen Yalçın (en sağda) ve Mersin LGBT 7Renk aktivisti (siyah tişötlü) Elif Tuna Şahin ile LGBTİ bireylerin sorunlarını konuşuyor

Akdeniz Belediyesi Eş Başkanı Yüksel Mutlu (solda) SPOD aktivisti Sezen Yalçın (en sağda) ve Mersin LGBT 7Renk aktivisti (siyah tişötlü) Elif Tuna Şahin ile LGBTİ bireylerin sorunlarını konuşuyor

Pazartesi günü (9 Haziran) son yerel seçimler öncesi “LGBTİ Dostu Belediyecilik Protokolü”nü de imzalamış olan Akdeniz Belediyesi Eş Başkanı Yüksel Mutlu’yu ziyaret etti. Mersin LGBT 7 Renk Derneği adına konuşan dernek yetkilisi ve aktivist Tuna Şahin, Mersin’de son dönemde özellikle trans kadınlara yönelik nefret saldırılarının yoğunluğuna işaret ederek saldırıya uğrayan bireylerin ya da çocuğu LGBTİ olan ailelerin başvurabileceği bir kurum olmadığını bu süreçlerin takibi için Akdeniz Belediyesi’nde İŞTAR Kadın Merkezi gibi bir LGBTİ Merkezi kurulabileceğini belirtti. Akdeniz Belediyesi Eş Başkanı Yüksel Mutlu ise Belediyenin 5 yıl içerisinde mutlaka gerçekleştirmeyi hedeflediği bir Kültür Merkezi projesi olduğunu, bu merkez kapsamında LGBTİ bireylerin de kendilerini ifade edebileceği bir bölüm olabileceğini ifade etti.

Yenişehir Belediyesi Başkanı İbrahim Genç, “İlçemizde ikinci kadın sığınma evini de yakın zamanda faaliyete geçireceğiz”

Yenişehir Belediye Başkanı, SPOD ve Mersin LGBT 7Renk aktivistleri ile birlikte. Soldan sağa Elif Tuna Şahin (7Renk), Yağmur Arıcan (Yedirenk), Başkan İbrahim Genç, Deniz Selin Şapka (Spod), Gizem Ondokuz (7Renk) ve Sezen Yalçın (SPOD)

Yenişehir Belediye Başkanı, SPOD ve Mersin LGBT 7Renk aktivistleri ile birlikte.
Soldan sağa Elif Tuna Şahin (7Renk), Yağmur Arıcan (Yedirenk), Başkan İbrahim Genç, Deniz Selin Şapka (Spod), Gizem Ondokuz (7Renk) ve Sezen Yalçın (SPOD)

Salı günü (10 Haziran) Yenişehir Belediyesi Başkanı İbrahim Genç ile görüşen SPOD ve Mersin LGBT 7Renk aktivistleri Belediye Başkanı’na LGBTİ bireylerin taleplerini iletti. LGBTİ bireyleri olarak burada bulunmalarının bile önemli olduğunu belirten Mersin LGBT 7Renk Derneği Başkanı Yağmur Arıcan özellikle belediye personeline LGBT kavramını, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğini aktarabilmek için Başkan Genç’den kendilerine yer ve peronele bu eğitime katılımı yönelik teşvik istedi. İstanbul’da LGBTİ dostu ilçe belediyeleri ile yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi veren SPOD aktivisti Sezen Yalçın özellikle kadın sığınma evlerinden LGBTİ bireylerin de faydalanması yönünde çalışmalar yapılmasını talep etti. Yenişehir İlçesinde ikinci kadın sığınma evinin inşaatının devam etmekte olduğunu aktaran Yenişehir Belediyesi Başkanı İbrahim Genç, Yalçın’ın bu talebini olumlu karşılayarak LGBTİ bireylerin taleplerinin Kent Konseyi kanalı ile Belediye Meclisi’ne iletilmesi durumunda daha sağlıklı çalışmalar yapılabileceğini ifade etti.

SPOD’un LGBTİ Bireylerin Kent Hakkı konusu ile ilgili belediye ziyaretleri Mersin’in ardından Adana’da devam edecek.

(Yeşil Gazete)

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Elif’in elektronik mühendisliğinden köylü pazarında organik gıda satışına evrilen öyküsü

$
0
0

Yani tamamı değil de benim bir günlük köylü pazarı ziyaretimde öğrendiklerim kadarı ile hikayesi.

ÇEYO‘dan (Çukurova Ekolojik Yaşam Okulu) arkadaşım Hanife (Körünoğlu) vesilesi ile haberim oldu hem Mersin’de köylülerin aracısız olarak kendi ürünlerini tüketiciye sundukları bir Köylü Pazarı olduğundan, hem de Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) üyesi Elif’in (Taştan) bir ay kadar önce hayallerini gerçekleştirmek için işini -tamamı ile diyemesek de- bırakıp bu pazarda organik gıdaları sattığı bir tezgahı bulunduğundan.

Elif’in kendisi organik çiftçilik ile iştigal etmiyor. Bana aktardığına göre Erdemli’de organik gıda üreten bir çiftçiden temin ediyor Köylü Pazarı‘ndaki tezgahında bulunan gıdaları. Gazeteci kuşkuculuğuyla ilk sorum, “Ne bileyim ben bu gıdaların organik olduğunu? Tezgahın üzerine ‘Organik Sertifikalı’ yazınca o gıda organik mi oluyor?” ile başladım konuşmaya. Hemen tezgahın üzerinde benim gibi kuşkucu insanların kuşkularını gidermek için duran organik gıda sertifikasını tutuşturdu elime. Ekotar Kontrol ve Sertifikasyon Şirketi’nden alınan ve Erdemli’de gıdaların elde edildiği Erdemlili çiftçi Taha Yıldız adına düzenlenen bu belge gıdaların organik olduğuna dair kuşkuları yok ediyor.

Elif müşterisi ile ilgilenirken biz de Pazarı kolaçan ediyoruz

Elif müşterisi ile ilgilenirken biz de Pazarı kolaçan ediyoruz

Mersin Çiftçi-Köylü Pazarı hakkında

Sonra Pazar’ı sordum Elif’e. “Nasıl kuruldu, ne zamandır faaliyette, haftanın hangi günleri açık?” vsr.

Elif bize Ekotar Şti onaylı "Organik Gıda Sertifikası"nı gösterdi

Elif bize Ekotar Şti onaylı “Organik Gıda Sertifikası”nı gösterdi

Mersin Çiftçi-Köylü Pazarı’nın 2 yıla yakın bir mazisi var. Pazardaki Elif’in tezgahı dışındaki ürünler sertifikasyon sistemine tabi değil, ancak aracıyı ortadan kaldırmışlar. Çiftçiler ve köylüler kendi yetiştirdikleri ürünleri kendileri ilk elden sunuyorlar tüketiciye. Pazar’ın kurulmasına Çiftçi Derneği ön ayak olmuş. Belediye ile temasa geçip yaşama geçmesini sağlamışlar. Çiftçi-Köylü Pazarı fikir aşamasında iken Pazarcılar Odası’nın engelleme çabalarını ise işi mahkemeye götürerek aşmışlar. Pazar haftanın 4 günü Mersin’in 4 farklı yerinde kuruluyor. Elif, sadece bizim onu ziyaret ettiğimiz Yenişehir’de Çarşamba günleri kurulan Pazar’a iştirak ediyor 3 haftadır. Köylü Pazarı’nda alışveriş etmek isteyen Mersin’liler Çarşamba günü Yenişehir’de kurulan pazarın haricinde Pazartesi günü Mersin Çarşı’ya (Yeni Adliye binasının yanındaki otopark alanında), Perşembe günü Toroslar’a (Mersin’den çıkarken otobana girmeden hemen önce soldaki alanda) ve Cuma günleri de 2. Çevreyolu üzerine ( Anıt’ın yan tarafında) giderek Köylü Pazarı’nı ziyaret edebilirler. Mezitli’de de Köylü Pazarı’na yer ayrılması için görüşmelerin sürdüğünü iletti Elif.

Peki Elif, Köylü Pazar’ında organik gıda ürünleri satmaya nasıl başladı?

Hayatı boyunca organik tarımla bir şekilde ilgili olduğunu aktarıyor Elif, ama işin tam içinde değil de aktivizm boyutunda. İstanbul’da yazılım firmasında çalışırken sonra kendisi bir firma kurarken hep aklının bir köşesinde doğanın içinde organik tarım yaparak yaşamak olduğunu belirtiyor. 2000′de İstanbul’dan Fethiye’ye taşınması ile başlıyor yolculuk. 6 yıl önce de istikamet Mersin’e dönüyor.

İsmail abinin tezgahının köşesinde, Çiftçi Derneği'nin armağanı tartı ile Köylü Pazarı'ndan bir görüntü

İsmail abinin tezgahının köşesinde, Çiftçi Derneği’nin armağanı tartı ile Köylü Pazarı’ndan bir görüntü

Bir ay kadar önce bir “deli” cesareti ile Çiftçi Derneği Başkanı’nın kapısını çalıyor Köylü Pazarı’nda bir tezgah edinebilmek için. Organik gıda ürünleri satmak istediğini, ürünleri ilk elden alıp Pazar’a getireceğini söylüyor. Beklediğinin aksine olumlu karşılanıyor bu talep. Tezgah için herhangi bir ücret de istemiyorlar Elif’den, “Bu tartı da bizden olsun” diyerek teşvik bile alıyor üstüne üstlük.

“Peki senin yer aldığın bu tezgah daha önce başka birine mi ait idi, onun yerini mi aldın sen?” diyorum. Yan tarafta çayını yudumlayan İsmail abiye sesleniyor. İsmail abi Köylü Pazarı’nın eskilerinden, “Benim tezgahım zaten geniş, sen de şurada durabilirsin” demiş Elif’e, bununla da yetinmemiş Elif’in Erdemli’deki çiftlikten Pazar’a getirdiği ürünlerin nakliyesini de gönüllü olarak üstlenmiş. “Daha Pazar’da yeni o” diyor gülerek. “Hele bir kendi müşterisi artsın, işgaliye parasını daha sonra düşünürüz.”

Bizim Pazar’a vardığımız 11:30 sıralarında ürünlerin çoğunu satılmış olduğunu görüyoruz. “Hangi ürünler var?” diyorum sayıyor, “Kabak, Patlıcan, Domates, Salatalık, Biber türleri, Barbunya ve Fasulye”. Başka bir çiftçiden de Muz getirteceğini belirtiyor.

Hedef Mersin’de “Organik Ürünler Pazarı”

Asıl niyetinin Mersin’de bir Organik Ürünler Pazarı açılması olduğunu belirtiyor Elif, kendi yaptığının bu hedefe ulaşma çabası olduğunu ekleyerek. Köylü Pazarı da ilk kurulduğunda ismi “Organik Ürünler Pazarı” imiş. Bu konuda detaylı bilgisi olmayan üreticiler köyde kendi ürettiklerini sattıkları için bu ismi uygun görmüşler, fakat organik gıda tüketicilerinin şikayetleri sonrası ismi değiştirilmiş. Mersin’de organik ürünleri talep eden geniş bir kesim olduğunu ve kendisinin bu yönde ilk adımı attığını vurguluyor Elif. Hatta 3 haftalık Pazar deneyiminde bile kendi müşterileri oluşmaya başlamış. Şimdiki hedefi kendi müşterilerinin talepleri doğrultusunda Pazar’a ürün getirmek.

Asıl hedef Mersin'de "Organik Ürünler Pazar"ı açabilmek

Asıl hedef Mersin’de “Organik Ürünler Pazar”ı açabilmek

Şimdi ben senin bu hikayeni Yeşil Gazete’ye yazarım, ama bununla kalmasın, sen kendin yaz bu macerayı diyorum. Her hafta yaz mesela o hafta Köylü Pazarı’nda olanları. Müşterilerin tepkilerini, komşuların ile diyaloğunu, organik gıda ürünlerine olan arz-talep dengesini vsr. Bu konuda Elif ile anlaşmaya varıyoruz. Tabi Yeşil Gazete’de yazıların yayınlanmasının Yayın Ekibi mutabakatına bağlı olduğunu eklemeyi de ihmal etmiyorum.

Elif’in ve Köylü Pazarı’ndaki diğer esnafın ürünlerinden heybelerimizi doldurmuş olarak çıkıyoruz Pazar yerinden. Bundan sonrasını artık Elif’in kaleminden okuyacaksınız.

#anavarrza

Fotoğraflar: Hanife Körünoğlu, Ruhi Özsüslü, Alper Tolga Akkuş

anavarrza

 

 

Alper Tolga Akkuş 

twitter.com/anavarrza

 

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Nuri Bilge Ceylan’ın Büyük Anadolu Destanı “Kış Uykusu” ile devam ediyor

$
0
0

Hiç hazzetmem bunu film daha vizyona girdiği an yapanlardan ama ben de düşeceğim çaresi olmayan bu tuzağa. Filmi anlatacak değilim ama filmden bazı anlar sızabilir yazıma, o nedenle uyarayım, “Bu filmde filme dair sürprizler olabilir, “Ben bilmesem daha iyi” diyor iseniz izledikten sonraya bırakmanız daha sağlıklı olur okumayı #anavarrza

* * *

Başlık konusuna kısaca değineyim de içimde kalmasın. “Kış Uykusu” filminin Altın Palmiye’yi aldığı günlerde çöreklendi aklıma bu fikir. Nuri Bilge Ceylan ayrı ayrı filmler yapmıyor aslında. Hayatı boyunca yapacağı (ve bizim izleyip feyz almaya doyamayacağımız) tüm filmler daha büyük bir sinema projesinin ayakları gibi. İçime çöreklendiğinde bu projeye bir isim koymuş değildim ama şimdi yazıya oturduğumda kendi içim kendi koydu ismi, “Büyük Anadolu Destanı” adını parmaklarıma yazdırarak. O günlerde (Altın Palmiye zamanları) buna dair bir yazı yazayım demiştim ama Rumi’nin “Dün, dün ile birlikte gitti cancağızım; Artık yeni şeyler söylemek lazım” öğüdünü tutayım dedim. Ama NBC’nin (Nuri Bilge Ceylan) filmlerinin sadece isimleri üzerinden gittiğimde bile hissedebiliyorum bunu. NBC tüm filmleri ile “Yalnız ve güzel ülkesi”nin hikayesini bir şekilde koptuğu (koparıldığı) gezegenin diğer ülkelerde yaşayan insanlarına anlatıyor gibi. Hiç IMDB’ye danışmadan aklımdan sayarsam, “Koza, Kasaba, Mayıs Sıkıntısı, Uzak, İklimler, Üç Maymun, Bir Zamanlar Anadolu’da ve Kış Uykusu”. Bu sıralamadan “Kış Uykusu” ismi özellikle önemli. Bana “Gezi Parkı Nöbeti”ni anımsattı nedense. Hastalığın adını “Kış Uykusu” olarak koymuş Ceylan, bundan sonra bu uykudan gerinerek uyanmanın filmlerini (Eğer Anadolu uyanırsa tabi) yapacak kanaatimce.

Geleyim “Kış Uykusu”na. Film değildi bu izlediğim filmden bahsedecek olursam. Başka bi şeyler de vardı. Bir yerde içimden “NBC sineması Söz sineması değildiki Göz sineması idi” düşüncesi geçti. Eleştiri anlamında söylemiyorum bunu. Zaten sinema değildi başka şeyler de vardı demem birazda bu yüzden

Masasının başında her daim çalışan bir "Aydın" ve kanapeye serilmiş "işsiz güçsüz" bir Kız Kardeş

Masasının başında her daim çalışan bir “Aydın” ve kanapeye serilmiş “işsiz güçsüz” bir Kız Kardeş

Sonunda jenerik akarken “Çehov eserlerinden esinlenilmiştir” deniyor.
Onu görüncede aklıma “Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye” oyunu geldi. Sait Faik Öykülerinden bir sahne ustası Savaş Dinçel’in derleyip sergilediği

İsimler sonra, filmdeki isimler. Aydın, Nihal, Hidayet ve diğerleri
Sadece karakterin adı olsun diye konmamış başka işlevleri de var gibi
Tutunamayanlarda Turgut Özben ve Selim Işık’ın isimlerinde olduğu gibi

Alev çıtırtıları eşliğinde iken hararetlenen, yağmur tıpırtıları eşliğinde mülayimleşen konuşmalar var sonra. Yılmaz ve Yılkı atları meselesini de atlamamak lazım.

Sonra o tiradlar. Karı – Koca, Abi – Kız Kardeş, Patron – Yardımcısı, Ev Sahibi – Kiracı, Zengin – Fakir, Ezen – Ezilen ve böyle sürüp giden tiradlar.

Aydın ve Necla’lı sahnelrdeki mizansen de dikkate şayan. Hep çalışma masasında “çok mühim” işler ile uğraşan Aydın’ın kanapede “işsiz güçsüz” yatan kız kardeşi Nejla ile diyalogları.

Sonra, “Kötülüğe karşı bir şey yapmamak” düşüncesi. Bunun dallanıp budaklanması. Benim, “Sivil İtaatsizlik” (yani “Gezi Parkı”) vurgusu mu acep diye içimden geçirdiğim, Aydın’ın o “aydın” bakışı ile sarakaya aldığı Nejla kurgusu.

NBC’nın sinemasında hiç eksik olmayan mizahı da es geçmeyeyim. Hidayet ve Levent (Bir kısma göre “Bülent”)  burda bayrağı taşıyor.

Arabadan gelen ses mühim  ve burda Shaekspear’ın (ismi kesin yanlış yazdım Oğuz Atay abimin kulakları çınlasın) konuya ilişkin çok mühüm birr lafı vardı, işte o kadar ve “İyi akşamlar!”

#anavarrza

anavarrza

 

Alper Tolga Akkuş

twitter.com/anavarrza

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com


3-5 Ağaç Kervanı Meddahı Ali Sesal’a nükleer santral protestosu nedeniyle gözaltı

$
0
0

5 Haziran 2014′de Türkiye’deki tüm ekoloji mücadelelerine destek vermek amacı ile Mersin’den yola çıkan 3-5 Ağaç Kervanı’nının meddahı Ali Sesal, 2012′de Akkuyu Nükleer Santrali inşaatının bulunduğu Büyükeceli’de gerçekleşen nükleer karşıtı protesto sonrası hakkında devam eden dava nedeniyle Amasra’da gözaltına alındı.

45 Ali Sesal

Ali Sesal gözaltında ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı

Gözaltı Nedeni Akkuyu Nükleer Santral İnşaatının Kapısını Açmak

Yeşil Gazete’ye hem gözaltına alındığı dava hem de 3-5 Ağaç Kervanı hakkında bilgi veren Ali Sesal, “2012′de Büyükeceli’de Akkuyu Nükleer Santral İnşaatının bulunduğu bölgeyi kapatan demir kapıyı diğer nükleer karşıtı aktivistler ile açıp içeriye girmiştik. Bu nedenle hakkımızda açılan davanın son duruşması 3-5 Ağaç Kervanı yolda iken görülmüş. Mahkemede bulunmadığımdan hakkımda yakalama kararı çıkmış. Karakola gittik, ifademizi verdik ve şu anda yolumuza devam ediyoruz. Dava ise 4 Eylül 2014′e ertelenmiş.” şeklinde konuştu.

3-5 Ağaç Kervanı

2 3-5 Ağaç Kervanı

3-5 Ağaç Kervanı ile ilgili sorularımızı da yanıtlayan Merhaba Sanat Tiyatrosu oyuncusu Ali Sesal, “Yerel seçim sonrası Mayıs ayı başında ekoloji mücadelesinin içinde bulunan arkadaşlarımız ile yaptığımız bir tartışma sırasında bu fikir ortaya çıktı. Merhaba Sanat Tiyatrosu ve Praksis Müzik Grubu üyelerinden oluşan ancak giderek yeni katılımcılarla da gelişen 3-5 Ağaç Kervanı’nda tüm ülkeyi dolaşmayı hedefliyoruz. Gittiğimiz her yerde havasına, suyuna, toprağına sahip çıkma uğraşı veren arkadaşlarımıza sanatsal destek veriyoruz” diye konuştu.

Kervanın Güzergahı

1 3-5 Ağaç Kervanı

Kervan’ın Mersin’den hareket ettiğini vurgulayan Sesal, ilk etapta Antalya, İzmir, İstanbul güzergahını dolaştıklarını şu anda ise Karadeniz’de bulunduklarını söyledi. Amasra’nın ardından kervan güzergahının Samsun, Sinop, Ordu, Gerze ve Artvin’e doğru devam edeceğini belirten 3-5 Ağaç Kervan’ının meddahı Ali Sesal, Karadeniz’in ardından Dersim, Hewsel Bahçeleri ve Şırnak’ı ziyaret edeceklerini ve son durak yeri olarak Antakya’yı seçtiklerini ifade etti.

3-5 Ağaç Kervanı’nın her durakta ne tür bir etkinlik gerçekleştirdiği yönündeki sorularımıza da yanıt veren Ali Sesal, “Kervan’da Merhaba Sanat Tiyatrosu oyuncuları olarak biz varız, Praksis’ten arkadaşlarımız var, bir pandomim sanatçısı da bize eşlik ediyor. Ayrıca çocuklara yönelik etkinlikleri hayata geçirebilmek adına bu konuda faaliyetler yürüten ablalarımız da ekipte bulunuyor. Meddah sunumu içerisinde bir program sunuyoruz. Meddah’ı da ben canlandırıyorum” diye konuştu.

3-5 Ağaç Kervanı ile ilgili bilgilere Praksis’in facebook hesabı “Praksis Praksis” üzerinden ya da twitterdann #üçbeşağaçkervanı hashtagini takip ederek ulaşabilirsiniz.

Haber: Alper Tolga Akkuş

(Yeşil Gazete)

 

 

 

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

2. İDK öncesi nükleer karşıtları Mersin EMO’da toplandı

$
0
0

Mersin NKP (Nükleer Karşıtı Platform) Bileşenleri ve bağımsız nükleer karşıtı aktivistler 24 Temmuz Perşembe günü Ankara’da yapılması planlanan 2. İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısı öncesi 9 Temmuz Çarşamba akşamı EMO (Elektrik Mühendisleri Odası) Mersin Şubesi’nde toplandı.

16 çed...

Akkuyu Nükleer Güç Santrali ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) sürecini yakından takip eden Çevre Mühendisi Yılmaz Kilim‘in kolaylaştırıcılığını üstlendiği toplantıda İDK sürecinin Mersin halkı ve nükleer karşıtlarının Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile ilgili müdahil olabilecekleri son aşama olması nedeni ile NKP bileşenleri ve nükleer karşıtı aktivistlerin ÇED raporuna ilişkin itirazları görüşüldü.

14 çedİlk İDK toplantısı 1 Ekim 2013 tarihinde yapılmış. Komisyonun eleştirileri ve tespit edilen eksiklikler nedeniyle 1. İDK sonrasında ÇED sürecinin durdurulmasına karar verilmişti. DOKAY ÇED firması tarafından rapordaki eksikliklerin giderilmesi üzerine hazırlanan Revize ÇED Raporu ise 31 Mart 2014 tarihinde tekrar Çevre ve Şehircilik Bakanlığına sunuldu. 28 Haziran 2014 günü Bakanlık tarafından duyurusu yapılan Revize ÇED Raporu ise halkın görüşüne açıldı.

Revize ÇED Raporu hakkında hazırladığı sunumu katılımcılar ile paylaşan Yılmaz Kilim’in konuşmasının ardından toplantıya katılan NKP üyeleri kendi görüşlerini dile getirdiler.

Kilim:İkinci İDK Mersin halkı ve nükleer karşıtlarının müdahil olabilecekleri son aşama

İkinci İDK toplantısının Akkuyu Nükleer Güç Santrali açısından nasıl bir önem taşıdığı hakkındaki sorumuzu ise Çevre Mühendisi Yılmaz Kilim şu şekilde yanıtladı;

“Bu komisyon toplantının önemi  Mersin halkı ve nükleer karşıtlarının Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile ilgili müdahil olabilecekleri son aşama olması. Mersin halkı yıllardır nükleere karşı mücadele yürütüyor. Bugüne kadar yüzlerce eylem ve etkinlik yapıldı. Binlerce imza toplandı, ilgili kurumlara dilekçeler verildi, sesini duyurmaya çalıştı. Ama ÇED sürecine halkın katılımı toplantısında dikkate alınmadı. Çevre Düzeni Planına yapılan itirazlar yanıtsız kaldı. 1. İnceleme Değerlendirme Komisyonuna katılım talepleri görmezden gelindi. 2. İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu bu anlamda son aşama gibi görünüyor.

Nükleer karşıtı aktivistlerin sohbeti toplantı sonrasında da devam etti

Nükleer karşıtı aktivistlerin sohbeti toplantı sonrasında da devam etti

2. İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu eğer Raporu uygun bulursa sonraki aşamada Nihai ÇED Raporu yayınlanacak ve Rapora sadece yazılı görüş sunulabilecek. 10 gün gibi kısa bir sürede yine bizden binlerce sayfa Raporu değerlendirmemiz beklenecek”

İkinci İDK Toplantısı 24 Temmuz Perşembe günü Ankara’da 

Akkuyu Revize ÇED Raporu ile ilgili seksene yakın kurum ve kuruluş temsilcisinden oluşan İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu ikinci toplantısını 24 Temmuz Perşembe günü yapacak. Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü binasında (Söğütözü Mahallesi 2179. Sokak No:5 Çankaya / Ankara) yapılacak toplantıda Komisyon Akkuyu Nükleer Güç santralinin kaderini belirleyecek bir karar alacak.

Haber ve Fotoğraflar: Alper Tolga Akkuş

(Yeşil Gazete)

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

9. Yeşil Yayla Festivali’nde tema, “Geri Dönüşüm ve Çöp”

$
0
0

Her yıl Doğu Karadeniz’de bölgenin yerel değerlerini tanıtmak amacıyla farklı bir tema altında GOLA Kültür, Sanat ve Ekoloji Derneği tarafından düzenlenen 9. Yeşil Yayla Kültür Sanat ve Çevre Festivali‘nin  bu yılki teması; “Geri dönüşüm ve Çöp”, sloganı ise “Sevgini bırak, çöpünü değil !” olarak belirlendi

Festival bu sene 15-16-17 Ağustos 2014 tarihlerinde  Rize’nin  Ardeşen ilçesindeki Fırtına Deresi kenarı ve Fırtına Vadisi boyunca yöre halkı ve katılımcılarıyla buluşmaya hazırlanıyor.

Festivali'nin  bu yılki teması; “Geri dönüşüm ve Çöp”

Festivali’nin bu yılki teması; “Geri dönüşüm ve Çöp”

Eski Çoraplardan Çanta Atölyesi ve Cennetteki Çöplük

Yeşil Yayla Festivali’nin programı bu sene de dopdolu. 3 günlüğüne katılımcılarını Karadeniz’in benzersiz doğası ve kültürü ile harmanlayacak olan festivalde bu sene öne çıkanlar, Denizhan Özer kuratörlüğünde açık hava sergisi, rafting, eski çoraplardan çanta yapım atölyesi, geleneksel yemek atölyesi, ve Laz kültüründe geri dönüşüm ritüelleri.

Çamlıhemşin’deki tarihi konakların da katılımcılar tarafından ziyaret edilebileceği Yeşil Yayla Festivali’nde ayrıca Fatih Akın‘ın belgeseli  “Cennetteki Çöplük”ün gösteriminin ardından  filmin görüntü yönetmeni Bünyamin Seyrekbasan ile film üzerine bir söyleşi yapılacak.

Festivale Her Yıl Farklı Bir Tema

5 yeşil yayla

İlk 8 yılında sırası ile Eko-Kültürel Turizme Giriş, Kırsal Mimari, Dereler, Taşlar, Şifalı Bitkiler, İnekler, Geleneksel Meyveler, Arılar ve Geleneksel Arıcılık temalarının işlendiği festivalin bu sene Slovakya‘dan konukları da var. Yeşil Yayla için Karadeniz’in yolunu tutacak olanlar Zahrada Kültür Merkezi’nin geri dönüşüm temalı atölye ve sunumlarına da iştirak edebilirler.

Yeşil Yayla Geleneği: “Geri Dönüşüm ve Ritim Atölyesi” ve “Karadeniz Kadın Sahnesi”

3 9. Yeşil Yayla AfisHer yıl olduğu gibi bu yıl da festival Karadeniz’in vazgeçilmezi müzik ve dans ile içiçe. Birol Topaloğlu, İrlandalı Grup D Minors  ve  Emre Pehlivanlar’ın konserlerinin yanısıra artık bir Yeşil Yayla geleneği halini alan GOLA Laz Halk Şarkıları Çocuk Korosu, Şafak Velioğlu yönetiminde “Geri Dönüşüm ve Ritim Atölyesi” ve “Karadeniz Kadın Sahnesi” de festival programında. Geçen sene BGST’li (Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu) dans sanatçıları Levent Soy ve Ömer Ongun’un verdiği  “Dans Atölyesi” nin bu sene de programa eklendiğini anımsatalım.

Festival programı, katılım, konaklama, ulaşım vbn ile ilgili ayrıntılı bilgileri ve diğer tüm son dakika haberlerini  Gola Derneği’nin resmi sitesi golader.org/ ve festivalin facebook sayfası üzerinden takip edebilirsiniz.

(Yeşil Gazete)

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Dünya Organik Kongresi Ekim’de İstanbul’da

$
0
0

13-15 Ekim 2014 tarihlerinde, Buğday Derneği ev sahipliğinde İstanbul’da yapılacak olan Dünya Organik Kongresi’nin (IFOAM Organic World Congress) ayrıntılı programı belirlenmeye başlandı. Ana Bölüm ve Bilimsel Bölümün oturumları ve konuşmacıları açıklandı.

Kongrenin sloganı, "OOrganik Köprüler İnşa Etmek" (Building Organic Bridges)

Kongrenin sloganı, “Organik Köprüler İnşa Etmek” (Building Organic Bridges)

Dünya Organik Kongresi Ana Bölüm

Ana Bölüm’de “Organik Vizyonu Geliştirmek” ve “Organik Dünyayı Büyütmek” başlıkları altında iki paralel bölüm yapılacak.

Print

Kongreye İstanbul’da Buğday Derneği ev sahipliği yapıyor

Bölgesel Öncelikler, Gıda Güvenliği, Pazarın Gelişimi, Küçük Çiftlik Sahipleri, Organik Sertifika Sistemlerini Gözden Geçirmek oturum başlıklarından bazıları.

Ana Bölüm’ün panelistleri arasında, tüm dünyada geniş yankı uyandıran Bütüncül Yönetim (Holistic Management) yönteminin yaratıcısı ve Savory Ensitüsü’nün kurucusu Allan Savory, BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) temsilcisi ve BM Sürdürülebilirlik Standartları Forumu (UNFSS) Koordinatörü Ulrich Hoffmann, 2011 IFOAM Organik Tarımda Yenilikler Ödülü (OFIA) sahibi Shaikh Tanveer Hossein de var.

Dünya Organik Kongresi Bilimsel Bölüm

Bilimsel Bölüm ise üç paralel bölümden oluşuyor.

11 ifoam

Dünya Organik Kongresi, gezegenin konu hakkında çalışan, üreten tüm insanlarını İstanbul’da buluşturacak

Dünyanın dört bir yanından gelecek bilim insanları, Toprak, Bitkisel Üretim, Hayvansal Üretim, Sosyoekonomik Konular ve Özel Konular başlıkları altında, en güncel bilimsel çalışmalarını paylaşacaklar.

Kongrenin diğer 2 bölümü olan Uygulayıcı Bölümü ve Atölye Çalışmaları’nın ayrıntılı programları da çok yakında açıklanacak.

Dünya Organik Kongresi Haberleri için Yeşil Gazete – Buğday Derneği İşbirliği

Dünya Organik Kongresi’nin program detaylarını, hazırlık aşamasını, en güncel bilgileri ve kongre günlerindeki tüm detayları Yeşil Gazete olarak Buğday Derneği ile kurduğumuz gönüllü işbirliği üzerinden sizlere aktarmaya devam edeceğiz.

13-15 Ekim  2014 tarihlerinde İstanbul’da yapılacak olan Dünya Organik Kongresi ile ilgili ayrıntılı bilgi ve kayıt için: owc2014.org/

(Yeşil Gazete)

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Batman’da bir vaha, Tov Ekotopya

$
0
0

Batman’da ve Ekotopya’da ikinci günümüz. Roni ve Serhat‘ın rehberliğinde Hasankeyf’ten dönmüş, Batman Kent Konseyi’nde ağırlanmış, Miraz‘ın arabası ile Ekotopya’ya dönmüşüz.

Ekotopya’nın perdesini aralayıp içeri girmemizin hemen ardından, “İçeride Felsefe Atölyesi başladı” diyor biri. Hemen dahil oluyorz. Atölyeyi veren Şükran ile henüz tanışmamışız. O akşam bir gece önce olduğu gibi Yeşil Gazete Yerel Muhabir Ağı Buluşmalarının Batman’daki ikincisini Ekotopya’nın terasında gerçekleştirirken tanışacağız kendisi ile. O tanışma sırasında öğreneceğiz Ankara Felsefe’den yeni mezun olup aynı okulda Yüksek Lisans yapmak istediğini.

5 ekotopya

Batman TOV Ekotopya’ya sihirli her mekana olduğu gibi perdeler aralanarak giriliyor

Ekotopya’da tek atölye konusu Felsefe değil. Batman’da bizi evinde ağırlayan ve Yerel Muhabir Ağı Buluşmaları kapsamındaki iller içine Batman’ı katmamızı sağlayan Miraz (Ruspi) bize Ekotopya’yı anlatıyor. Tüm hikayesini ve bundan sonra gerçekleştirmek istediklerini.

“Batman’da Akışı Tersine Döndürmek”

Hikaye bir sene kadar önce peşpeşe gerçekleşen “Batmanda Akışı Tersine Döndürmek” toplantıları ile başlıyor. Bu başlıklı dört toplantının hemen akabinde iki konu öne çıkıyor. İlki ekolojik alanı genişletmek için bir oluşuma gitmek. Büka Barane (Gökkuşağı takipçisi çocuklar) bu şekilde meydana çıkıyor.

Miraz bizi karşılamaya gelirken 6 yaşındaki oğlu Robin (Türkçesi ile "Günü, Güneşi getiren") havuzdan çıkmayacak gibi görünüyor

Miraz bizi karşılamaya gelirken 6 yaşındaki oğlu Robin (Türkçesi ile “Günü, Güneşi getiren”) havuzdan çıkmayacak gibi görünüyor

Toplantıların ikinci meyvesi ise Ekotopya. Ekotopya’yı, “Sanatsal ve ekolojik çalışmaların birarada yürütüldüğü bir mekan” olarak tanımlıyor Ektopya’yı hayata geçiren bir avuç gönüllüden birisi olan Miraz.

Ekotopya’nın başındaki, “TOV”u soruyorum Miraz’a. Kürtçe, “tohum” manasına gelir diye başlıyor söze. Akışı Tersine Döndürmek toplantılarına iştirak eden girişimlerden birisinin de TOV Tiyatro topluluğu olduğunu belirtiyor.

Neden Ekotopya?

Peki ya, “Ekotopya” diyorum. “O bir kitaptan” diyor gülümseyerek. Ernest Callenbach‘ın 1975 yılında yayınlanan ve tüm sistemlerini ekoloji üzerine kurmuş bir ülkenin ve bu ülkenin halkının 1999‘daki yaşamlarının anlatıldığı kitabı kendilerine isim seçtiklerinin altını çiziyor. 

Ekotopya açılsın kararının ardından mekan araştırmaya başlıyor ekip. 10 Mart 2014′de şu anda Batman’da bir vaha diye adlandırdığım mekan kiralanıyor. Ardına hummalı bir çalışmaya girişiyor taşın altına her elini atan.

Geri Dönüşüm, Geri Dönüşüm, Geri Dönüşüm

Geri dönüşüm malzemeleri ile inşa ettik burayı diyor Miraz; eski lastikler, artık kullanılmayan şemsiyeler (Ekotopya boydan boya rengarenk şemsiyeleri kendine gökyüzü yapmış bir mekan), paletler ve atık şişelerden her köşe başına şık şamdanlar (Burada maharet Miraz’ın hayat arkadaşı Ayşegül’ün tılsımlı ellerinde).

Yeşil Gazete Batman muhabirleri Serhat ve Roni ile Hsankeyf'i ziyaret etmeyi de ihmal etmedik. Fotoğrafı bizi içeri almamakta direten bekçi Salih amca çekti

Yeşil Gazete Batman muhabirleri Serhat ve Roni ile Hasankeyf’i ziyaret etmeyi de ihmal etmedik. Fotoğrafı bizi içeri almamakta direten bekçi Salih amca çekti

“Geçen gün lavabomuz arızalandı, tamir edemedik, ee biz de atmak da olmaz, ne yapalım derken üzerine toprak, onun üstüne de birkaç çiçek ektik, oldu mu sana lavabonun geri dönüşümünden saksı” diyor Miraz. Bu lavabodan kelli saksıyı da el emeği göz nuru boyalar ile bir sanat objesine döndürmeden edememiş Ayşegül.

Bu hummalı çalışmanın ardından 19 Mayıs 2014′de perdelerini (Ekotopya’ya bir tiyatro oyununa girermiş gibi perdeleri aralayarak giriliyor) açmış Ekotopya. Ve o gün bugün Batman’da ekolojik bir hayat düşleyen herkesin vazgeçilmez uğrağı olmuş. Ekoloji, Ekotopya’nın olmazsa olmazı. Bizde dondurulmuş gıda yoktur diyor Miraz, her yemeği, her içeceği el emeği ile yaparız.

Şimdiki hedeflerinden ilki Ekotopya’ya bir tiyatro sahnesi kazandırmak. O zaman şimdi mekanın çeşitli bölümlerinde gerçekleşen Edebiyat, Felsefe, Senaryo Yazımı atölyeleri ile Film gösterimleri de o salondan devam edebilecek.

Ekotopya’daki sıvı yağlar için bir şirketle anlaşmışlar ve geri dönüşüm için oraya teslim ediliyor atık yağlar. İlk fırsatta yağ dönüştürücü edinip bu geri dönüşümü Ekotopya’nın içinde kendimiz gerçekleştirecek ve kendi dönüştürdüğümüz atık yağlar ile kullanacağız taşıtlarımızı diyor Miraz.

Haftaya da kompost atölyesi var, ona da kalsanıza diyor. ÇEYO‘dan (Çukurova Ekolojik Yaşam Okulu) esinlendiğini belirtip burada da bir “ekoloji okulu” eğitimi başlatmaya niyeti olduğunu belirtiyor.

Batman’da artık pekçok Yeşil Gazete muhabiri var

Hepsini bir habere sığdırmak zor diyorum Miraz’a. Hem artık kendisi de bir Yeşil Gazete Yerel Muhabiri olduğu için içimiz rahat olarak ayrılıyoruz Batman’dan.

Günü Ekotopya'nın terasında Yerel Muhabir Ağı Buluşması ile bitiriyoruz Mersin, Adana, Nevşehir, Gaziantep, Antakya, Van'ın ardından geldik Batman'a Bundan sonraki duraklarımız Mardin, Diyarbakır, Dersim ve bir ihtimal Roboski

Günü Ekotopya’nın terasında Yerel Muhabir Ağı Buluşması ile bitiriyoruz
Mersin, Adana, Nevşehir, Gaziantep, Antakya, Van’ın ardından geldik Batman’a
Bundan sonraki duraklarımız Mardin, Diyarbakır, Dersim ve bir ihtimal Roboski

Yeşil Gazete’nin Sivil Düşün’ün de katkısı ile hayata geçirdiği “Katılımcı Yerel Çevre Muhabiri Ağı Projesi” kapsamında ziyaret ettiğimiz illerden 7.si idi Batman. İki günlük buluşmalarda talihin bir cilvesi olarak 7 arkadaşımız gönüllü yerel muhabir olabileceğini belirtti bize.

Daha fazla bilgi edinmek isterseniz:

TOV Ekotopya facebook grup sayfası için tklynz

Yerel Muhabirler Ağı blog sayfası için tklynz

Yerel Muhabirler Ağı facebook sayfası için tklynz

 

Haber: Alper Tolga Akkuş

(Yeşil Gazete)

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

[Dünya Organik Kongresi] Will Allen da IFOAM 2014 için İstanbul’da

$
0
0

13-15 Ekim 2014 tarihlerinde, Buğday Derneği ev sahipliğinde İstanbul’da yapılacak olan Dünya Organik Kongresi’nin (IFOAM Organic World Congress) katılımcılarında biri de sağlıklı gıdanın ekimi, üretimi ve yeterli hizmet alamayan kentsel nüfusa ulaştırılmasında dönüşüm yaratan kent çiftçisi, Dünyanın en güçlü 7 gıda uzmanından biri  Will Allen.

1 Will Allen - İfoam...

Tarladaki ürünü, tarlanın sahibiyle bölüşen, tarlayı kiralayan bir yarıcının oğlu  ve eski bir profesyonel basketbolcu iken 28 yaşında spor hayatına veda eden Will Allen Procter & Gamble şirketinde de kurumsal pazarlama yaparak birkaç yıl geçirdi.

Kent Çiftçisi

Kurumsal hayatının ardından  çiftçi kökenlerine geri dönen Allen, emeklilik tazminatıyla, içinde seraları bulunan, şehrin içinde bir arazi satın aldı. Burada ülkenin en önde gelen kent çiftliği ve sivil toplum örgütünü – “Growing Power (Büyüyen Güç)” – kurdu ve yöneticiliğini üstlendi.

Allen, Growing Power’da ve ülkenin ve dünyanın çeşitli yerlerindeki toplumsal gıda projelerinde, ekonomik şartları ne olursa olsun tüm insanların taze, güvenilir, ekonomik ve besleyici gıdalara her zaman ulaşabilmesini savunmakta.

Yaşamı boyunca geliştirdiği yöntemleri kullanarak, toplum üyelerini birer toplum çiftçisi olmak üzere eğitiyor ve böylece onları ekonomik ya da politik güçlere bağlı olmadan güvenli bir iyi gıda kaynağına sahip olmalarını sağlıyor.

Büyüyen Güç

Will Allen, 2008’de John D. ve Katherine T. MacArthur Vakfı’nın, ‘Deha Ödülü’ olarak da  bilinen ödülünü aldı ve bu onuru kazanan ikinci çiftçi oldu. Ayrıca Clinton Küresel Girişimi’nin de bir üyesi ve Şubat 2010’da, First Lady Michelle Obama’nın Amerika’da çocuk obezitesi salgınını ortadan kaldırmak için yürüttüğü “Let’s Move! (Hareket Edelim!”) programının lansmanı için Beyaz Saray’a davet edildi.

Mayıs 2010’da, Time dergisinin Dünyanın En Etkili 100 Kişisi listesinde yer aldı. 2011’de Forbes dergisinin Dünyada Güç sayısı için Micheal Pollan tarafından Dünyanın En Güçlü 7 Gıda Uzmanı‘ndan biri olarak adlandırıldı ve 2012’de Ulusal Eğitim Derneği’nin (NEA) Halk Eğitimine En Başarılı Hizmet Ödülü’nü aldı.

10 Mayıs 2012’de İyi Gıda Devrimi: ‘Sağlıklı Gıda,  İnsanlar ve Topluluklar Yetiştirmek’ adıyla otobiyografisini yayınladı ve ardından 2012’de NAACP Image Ödülü’ne aday gösterildi.

Eşiyle birlikte Oak Creek, Wisconsin’de yaşıyor. Bildiği ne varsa ailesinden öğrendiğini söyleyen Allen, “İnsanların elinde olanı paylaştığı ve diğerini önemsediği,kolladığı zamanlara dönmek zorundayız.Çünkü hayatta kalabilmemiz için tek yol bu…” diyor.

Will Allen, 13-15 Ekim 2014’te düzenlenecek Dünya Organik Kongresi’nde konuşma yapmak üzere İstanbul’a geliyor. 

Ayrıntılı bilgi için Dünya Organik Kongresinin resmi internet adresi http://www.owc2014.org u ziyaret edebilirsiniz

(Yeşil Gazete, Buğday)

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali filmleri hem evinize hem cebinize geliyor

$
0
0

Her sene dünyanın dört yanından başka bir dünyanın mümkün olduğunu anlatan belgeselleri izleyicisiyle buluşturan Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali (SYFF) sırasında gösterilen tüm belgesellerin  www.surdurulebiliryasam.tv adresi üzerinden izlenebilmesi için bir web projesi geliştirildi.

6 Sürdürülebilir Yaşam Tv...

Bu adresten SYFF’de bugüne kadar gösterilen ve ileride gösterilecek filmleri bilgisayar ekranından ve mobil cihazlardan izlemek mümkün. Bu sene 7-9 Kasım’da yaklaşık 15 ilde gerçekleşecek SYFF filmlerinin de festivalin ardından websitesine ekleneceği Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali  ekibi tarafından belirtildi. 

Sürdürülebilir Yaşam TV STK’lara, Yerel Yönetimlere ve Şirketlere de Açık

Belgesellerin yanı sıra sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler ve şirketler de Sürdürülebilir Yaşam TV’ye üye olarak sürdürülebilirlik yönünde attıkları adımların, projelerin ve yaşadıkları dönüşümün hikayelerini aktaran filmleriyle yer alabilecek. 

Fongogo da Sürdürülebilir Yaşam TV için Fon Kampanyası

Sürdürülebilir Yaşam TV’nin Ekim ayında hayata geçmesi için fongogo üzerinden kitlesel fonlama kampanyası başlatıldı. Kampanya Eylül ayı süresince devam edecek

Kampanyaya buradan destek verebilirsiniz

(Yeşil Gazete)

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com


Vegan ile vegan olundu

$
0
0

Yani ben oldum

Hayır olmadın diyor Büşra

Nasıl ya?

Veganlıkta kahvaltı seçenekleriniz hayli kısıtlı oluyor

Veganlıkta kahvaltı seçenekleriniz hayli kısıtlı oluyor

Oldum ya işte, daha nasıl olucam

Et yok, Süt yok, Yumurta yok, hepsini geçtim kahvaltıda domatesin yanında peynir yok, vegan oldum işte daha ne

Vegan beslenmeyi deneyimliyormuşum

Veganlık sadece beslenmekle, hayvansal hiçbir gıdayı tüketmemekle ilgili değilmiş, daha kapsamlı bir felsefesi var imiş

Giyim kuşam da dahilmiş içine, hayvanları ürün test deneylerinde kullanan tüm firmaları boykot etmekte, hatta askeri vesayete, askerliğe, yanisi şiddetin her türlüsüne karşı çıkmakta

Vicdani ret yani diyorum

Tam da bu diyor, vicdani reddi kelimenin gerçek anlamı ile kullandığımı farkediyorum

Nedense daha önce bu tabir aklıma her seferinde sadece askerlik hizmetini ve onu reddetmeyi getirmiş

Ama “vicdani ret” adı üstünde, vicdanen herhangi bir eylemi yapmaktan imtina etmeyi kastetmiyor mu?

Vegan oldum dedim ama bununda bir süresi var, ya da daha doğrusu ben başlangıçta öyle öngördüm

Sivil Düşün destekli Yeşil Gazete katkılı (hem Büşra hem de ben Yeşil Gazete’deniz) bir proje için arkadaşım, meslektaşım ve okuldaşım (ikimiz de 16 yıl fasıla ile (ben 1997, o 2013) Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunuyuz) Büşra ile birlikte Anadolu’yu dolaşıyoruz. Maksadımız yerelden yeni ekoloji muhabirleri bulabilmek ve onları Yeşil Gazete’ye haber ve yazı; ve artık nasıl katkıda bulunabileceklerse o şekilde katkı  sunmaya ikna edebilmek.

Bunu sağlamak için yapmaya yeltendiğimiz şey ise sadece gidip, oturup sohbet etmek. Maksadımızı anlatmak, Büşra’nın veganlığından, benim ortopedik engelliliğimden, ekolojiden, feminizmden vsr bahsetmek. Buluştuğumuz arkadaşlarımızın hikayelerini dinlemek.

Ziyaret edeceğimiz iller ise sırası ile Mersin, Adana, Nevşehir, Gaziantep, Hatay, Van, Batman, Mardin, Diyarbakır ve Dersim. Ağustos’un 4’ünde başladık 28’inde bitirmeyi hedefliyoruz.

Büşra vegan, ben de dedim ki ziyaret ettiğimiz (ve benim de yaşamakta olduğum) ilk il Mersin’deki buluşmaya giderken, “Sen zaten vegansın Büşra, gideceğimiz her yerde buna göre hareket edecek, hayvansal hiçbir gıda tüketmeyeceksin. E, ben de senin yol arkadaşın olarak sana eşlik edeceğim. O halde bu projenin bitimine değin yani 4-28 Ağustos arası ben de vegan olayım.

Hikaye böyle başladı, 13 Ağustos’u Hatay’da yaşadığımız şu günde de devam ediyor. Proje için açtığımız yerelmuhabirler.blogspot.com.tr’de bu tecrübemi, “Etoburun Vegan Güncesi” başlığı altında paylaşmaya başladım.

Şlk günler vegan beslenme konusunda hayli zorlanan annem, yolculuğa çıkacağımız günün sabahı bize vegan kahvaltı hazırladı, "Masaya otururum ama asla vegan olmam" şerhini de düşerek

Şlk günler vegan beslenme konusunda hayli zorlanan annem, yolculuğa çıkacağımız günün sabahı bize vegan kahvaltı hazırladı, “Masaya otururum ama asla vegan olmam” şerhini de düşerek

Vegan beslenme deneyiminin ilk 10 gününden aklımda kalanlar

  • Annem galiba 5. Gün sabahı bize vegan kahvaltı hazırladı. Ondan bir gün önce sabah kalkmış, mutfakta domates ve salatalar arasında cebelleşen bana, “Sana süt ısıtayım mı?” oğlum demiş, ben daha yanıt vermeden kendine kendine, “tamam, tamam” diye mırıldanmış. Hemen ardına da, “O zaman sütlü çay yapayım” önerisini getirmiş, getirir getirmez de, “Ammannn, ne haliniz varsa görün” diyerek mutfağı terketmişti. Vegan Kahvaltı mönüsünü de öğrendim kendisinden, “Soğanlı zeytin, söğüş domates, zeytin, biber salçası, domates salçası, isot ve kekik”
  • Veganlık aslında farkındalık ile ilgili. “Mesela ekmek nasıl olmuyor”u anlamıyordum başlarda. Her gittiğimiz yerdeki sorguylamadanda –hadi itiraf edeyim- çekiniyordum. Etiket okumak başlı başına bir farkındalık biçimi. Şehirlerarası otobüste Büşra’nın her nasıl yaptıysa otogarda bulduğu salatalı sandviçleri kola eşliğinde götürürken meşrubatın etiketine bakındığını görünce, “artık çok geç” ifadesi ile kutuyu ters çevirmem ise sadece “Bu da bana kalsın” biçimi
  • Büşra, batıda daha agresif yaklaştıklarını ama doğuda insanların yardımcı olduğunu belirtiyor. İlk vegan öğünümü Mersin’de Tarsuslu Murat Usta’nın Yeri’nde yemiştim. Mercimek çorbası ve humus eşliğinde tıkınırken garson arkadaşımız Eşref, başka ne gibi seçenekler olabileceğini tatlı tatlı münazara etmişti bizimle
  • Bir de kebabçıda vegan takılma mefhumu var. Aslında mecbur kalınmadıkça gündeme alınmamalı diyor Büşra. Lakin Adana memleketinde (hatta, iftiharla söylerimki, memleketimde) akşam 20:00 sıralarında tren istasyonu civarında iseniz ve br sonraki trene kadar vegan bir şeyler ile açlığınızı bastırmak istiyor iseniz bu mecburiyet iyot gibi çıkıyor ortaya. Vegan seçenek araya araya istasyondan adım adım uzaklaşırken ortopedik engelli olmaya aşina beynim bunun bir de istasyona geri dönüşü vara gidiyor. Hem takat hem sinir katsayım giderek dibe doğru inerken, “Aslında bir kebapçıya gidebilir ordaki mezelerden vegan bir şeyler atıştırabiliriz” diyor. Önümüze gelen ilk yemek mekanına duhul edip bu seçeneği dışarıda bıraksakta benim isyanım gökkubbede dalgalanıyor, “Burası Adana ama güzelim, her yer kebapçı, neden bunu en baştan söylemiyorsun”
  • Bir de kızı vejateryen olan kebab ustaları var. Birisi ile Gaziantep’te karşılaştık. Hüseyin Usta biz sokak kedisi masumluğunda, “Sizin dükkanda et var biliyoruz ama bir köşeye kıvrılıp salata, çorba varsa az biraz da pilav yiyebilir miyiz amca” diye sorduğumuzda, “Benim kızım da vejateryen” diyerek içeri buyur ediyor bizi. Hayatımda ilk defa (belki ilk değildir, çok emin kouşmayayım) iki tabak bulgur pilavı yiyorum iki tabak salata eşliğinde.
  • İşin “Siz yiyin yiyin, biz kimseye söylemeyiz boyutu” var. Benim arkadaşlarım Büşra yanımda değilken söylüyorlar bunu. “Al Alper tostumun yarısını, al al, ye hadi, ben Büşra’ya söylemem” ya da daha bu akşam Hatay’da bizi karşılayan dostlarımızın ısrarla vurguladığı gibi, “Hatay’a gelip “aç gitmek” olmaz, Hatay mutfağını tattırmadan sizi hayatta bırakmayız, bize güvenin siz, biz kimselere söylemeyiz”

Konu uzar gider, ben anlatmaktan sıkılmam ama sizin bir hayli zamanınızı almış olmaktan çekinirim. Yukarıda değindiğim gibi projemizin blog adresi, “yerelmuhabirler.blogspot.com.tr”den gelişmeleri takip edebilirsiniz

#anavarrza

Bu yazı ilk olarak Vegan&Vejateryanler Derneği dergisi Veg Nature un 54. sayfasında yayınlanmıştır. Derginin online versiyonunu buradan okuyabilirsiniz

 

Alper Tolga Akkuş

 

 

Alper Tolga Akkuş

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

22 Yaş Altı Tekerlekli Sandalye Basketbol Avrupa Şampiyonu Büyük Britanya

$
0
0

İspanya, Zaragosa’da oynanan final maçında rakibi Almanya’yı 51 – 40 maplup eden Büyük Britanya, 22 yaş altı Erkekler Tekerlekli Sandalye Basketbolu Avrupa Şampiyonası’nı zirvede tamamladı.

29 tekerlekli sandalye basketbolu...

Şampiyon Büyük Britanyalı gençler İsrail karşısında

Maça savunma güvenliğini önde tutarak başlayan Büyük Britanyalı sporcular ilk çeyreği 16 – 4, ikinci çeyrekte Almanya’nın kendilerini yakalama çabasına rağmen ilk devreyi 31 – 11 önde tamamladı.

Almanya’nın momentumu yakaladığı tek devre ise 8-0’lık bir avantaj yakaladığı son çeyrek oldu. Almanya’nın son nefesteki bu çabası yeterli olamadı ve George Bates’in 16 sayılık performansının da etkisi ile Büyük Britanya 10 yıl sonra bir kez daha 22 yaş altı Erkekler Tekerlekli Sandalye Basketbolu’nda Avrupa’nın en iyisi ünvanını kazandı.

Türkiye şampiyonayı 4. sırada tamamladı

Bronz madalya mücadelesinde İtalya karşısına çıkan Türkiyeli basketbolcular ise turnuvanın en çekişmeli maçını çıkardılar İtalyan rakipleri ile birlikte. 10 defa üstünlüğün el değiştirdiği maçta ilk devre 26-26 eşitlikle geçildi. İkinci devresi de büyük mücadeleye sahne olan maçı tek sayı farkla 52 – 51 İtalya kazandı ve bronz madalyanın sahibi oldu.

İtalyan skorer Filippo Carossino attığı 20 sayı ile madalyayı ülkesine getiren isim oldu.

(Yeşil Gazete, Paralympic.org)

 

 

 

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

[Altın Koza Film Festivali] 5. günde Kazım Koyuncu, Derviş Zaim, Tuncel Kurtiz ve Yılmaz Güney

$
0
0

21. Adana Altın Koza Film Festivali’nde 5. güne de geldik. Bugün haricinde bir Cumartesi ve Pazarımız kaldı. Bir Altın Koza -mateessüf- klasiği festival kitapçığı her zamanki gibi çok geç elimize (ben dün gece yarısı alabildim mesela) ulaştı. Elimize derken sakın sinemasever Adanalıları kastettiğim sanılmasın. Sadece biz akredite olmuş “şanslı” gazeteciler ve festival konukları edinebildi Altın Koza Festival kitapçığını. Tekraren belirtmemde fayda var, Hem de hepi topu 1 hafta süren festivalin 4. gününde.

Altın Koza’da Dinmez Çile: Festival Kitapçığı

Festival kitapçığı, sizi bilmem ama, benim her film festivalinde olmazsa olmazımdır. O hep yanımda olacak, festival başlamazdan 1 hafta önce hatmedilecek, seanslar ve filmler arası kombinasyonlar oluşturulacak. O film burda şu saatte biterse öbür filme orda şu dakkada yetişebilmenin fizik kondisyon hareketleri hesaplanacak vsr.

Yani bu durum ben İstanbul’da yaşar iken böyleydi en azından. 3 yıldır Mersin’deyim ve 3 yıldır Altın Koza’da değişmeyen tek gerçek şu; “Sinemasever isen, herhangi bir “festival koruması” altında da bulunmuyorsan hadi başka kapıya”

İlk sene tüm festival süresince, geçen sene ilk 3 gün ben de o tırnak içinde belirttiğim “festival koruması” altında olmadığım için gayet iyi biliyorum Adanalı ve tabi yakın çevreli sinemaseverlerin haklı isyanlarının gerekçelerini.

Ama bu tatsız konular sinema büyüsünün içinde dağılıp gidiyor elbette. İşte bu sabah, festival kitapçığımı masama yayarak 5. günde de olsa yaptım “Bugün beni neler bekliyor” listemi. Sizlerle de paylaşayım.

Avşar Sinemaası’nda Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması ve Kıssadan Hisse / Öğrenci Filmleri seçkisi

Güne Optimum AVM içinde bulunan Avşar Sinemaası’nda Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması ve Kıssadan Hisse / Öğrenci Filmleri seçkisi ile başlayacağım. 13:00 – 16:00 seçkisinin ortasında bir yerde çıkıp Cinemaximum’a kıracağım dümeni.

Bu noktada Avşar sinemasının bulunduğu Optimum AVM ile Cinemaximum’un bulunduğu Real AVM’nin arasının Pendik – Beylikdüzü arasının Adana ölçeği kadar olduğunu belirtmeme izin verin. E, peki nasıl yetişeceğim. İşte bu noktada Sezar’ın hakkını Altın Koza’ya veriyor ve “festival koruması” altındaki (akredite gazeteciler, sinema dünyasından konuklar, festival guest yaka kartı talihlileri vsr) şanslı bizlere sunulan ulaşım hizmetinin şahane işlediğinin altını çizmek istiyorum. Altın Koza ekibi tüm salonlarda, tüm otellerde (Ben gerçi bir Seyhan’ı biliyorum ama) ve karşımıza çıktıkları her yerde son derece kaliteli bir hizmet sunuyorlar. Güleryüz ve problem çözme gayret/becerileri takdire şayan.

Bir Kazım Koyuncu filmi: Yağmur:-Kıyamet Çiçeği

9 yağmur kıyamet çiçeği

İşte ben de bu ulaşım hizmetinden faidelenip 15:00’de Cinemaximum’da gösterilecek Onur Aydın‘ın ulusal yarışmaya dahil filmi, “Yağmur:-Kıyamet Çiçeği“ni izleyeceğim kısmetse.

Film Kazım Koyuncu’yu ve 1996’da kendi sahasında Fenerbahçe’ye mağlup olarak şampiyonluğu tek golle kaybeden Trabzonspor’u anlatıyor kabaca. Şimdi kitapçıktan hızlıca konusuna baktım, “Kazım, 21 yaşında üniversite öğrencisidir. Memleketi Hopa’ya döner, Akçaabatsebatspor’da da Şenol futbolcudur” filan diyor. Daha fazla okumayayımda hem sizin hem de bizim sinema tadımız kaçmasın ma bu film kaçmaz.

Derviş Zaim, “Devir”in hemen ardından “Balık” ile Altın Koza’da

10 Balık...

Ve Altın Koza’da olmama vesile 2 filmden birini izleme imkanım olacak Cinemaximum’da 17:45 matinesinde (Diğer film, caannım Ken Loach abimişn filmi, “Jimmy’s Hall (Özgürlük Dansı)”. Her filmini çok takdir ettiğim Derviş Zaim’in son filmi, “Balık”. Zaim, geçen sene de “Devir” ile arz-ı endam etmişti Altın Koza’da. Devir, yeni bir sinema deneyimini vaat ediyordu biz sinemaseverlere. “Balık” da bu sürecin yeni halkası olduğunu düşündürdü konusuna göz attığımda bana. Festival kitapçığında film hakkında kaleme alınan tanııtım yazısının ilk cümlesi bile izlemek için yeter, “Balık, insan-doğa ilişkisi üzerine oadaklanıyor”

Tuncel Kurtiz’in anısına: “Gezici Festivalin Yol Arkadaşı Tuncel Kurtiz” ve “İnat Hikayeleri”

Ve 5. günün kapanışını yine Cinemaxmum’da gösterilecek peşpeşe iki Tuncel Kurtiz’li belgesel ile yapacağım. “Gezici Festivalin Yol Arkadaşı Tuncel Kurtiz” ve “İnat Hikayeleri”.

Altın Koza’da geçtiğimiz yıl hayatlarını kaybeden Türk sinemasının iki duayen sanatçısı “Çolpan İlhan” ve “Tuncel Kurtiz” için “Anılarına” bölümü var. İzleyeceğim iki belgeselde bu bölüme ait yapımlar

Peki seni anladık, Bugün başka neler var diyenlere de birkaç tüyo vermeye çalışayım

Metropol Sineması’nda günboyu Lauren Bacall filmleri gösterilecek. Muhtemelen Altın Koza ekibi tarafından dilimize kazandırılan absürd başlıklarını es geçip orjinal adlarını belitmekle yetineyim. “To have and Not have”, “The Big Sleep”, ve “Key Largo”.

Belediye Tiatro Salonu’nda Yılmaz Güney Söyleşisi

Nuri Bilge Ceylan bu sene Cannes'da Altın Palmiye'yi 390 yıl önce Yılmaz Güney'in yaptığı şekilde kutlamıştı

Nuri Bilge Ceylan bu sene Cannes’da Altın Palmiye’yi 390 yıl önce Yılmaz Güney’in yaptığı şekilde kutlamıştı

Altın Koza’yı diğer festivallerin çok önüne taşıyan artısı, festival kitapçığı mezalimini geride bırakırsak tam anlamı ile bir halk şenliği olması. Festival zamanı Adana tam manası ile sonbahar karnavalına dönüşüyor. Konserler, etkinlikler, hergün başka yerde (ben daha hiçbirisine iştirak edememiş olsamda) partiler ve elbette panel/söyleşiler.

Bugün de Belediye Tiyatro Salonu’nda Abdurrahman Keskiner, Hikmet Taşdemir, Semir Arslanyürek ve Yaşar Pütün’ün katılacağı Yılmaz Güney Sineması söyleşisi bulunuyor. Söyleşinin başlama saati ise 14:00

Hepinize iyi seyirler

#anavarrza

(Yeşil Gazete)

 

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

[Altın Koza Film Festivali] Ödüller bu akşam sahiplerini buluyor, bizim tahminlerimiz

$
0
0

21. Adana Altın Koza Film Festivali’nde ödüller bu akşam 20:30’da Çukurova Üniversitesi Kongre Merkezi‘nde sahiplerini bulacak

Her ulusal yarışma filmini izleme şansım olmasa da yarıdan çoğunu görme fırsatım olduğu için “gördüğüm kadarıyla” şerhini de düşerek kendi gönlümde yatan aslanları sizlerle paylaşmak isterim

altın koza...

Festivalde ödül şampiyonu kanaatimce ulusal yarışma filmleri arasında bir adım önce çıkan “Deniz Seviyesi” olacak.

Altın Koza’da kadın yönetmen saltanatı bu sene de devam edeceğe benzer. Geçtiğimiz yıl Deniz Akçay Katıksız’ın “Köksüz”ünün bıraktığı yerden devam edecek gibi görünüyor Nisan Dağ ve Esra Saydam imzalı “Deniz Seviyesi“.

Deniz Seviyesi’ndeki performansı ile en iyi kadın oyuncu ödülünde Damla Sönmez‘in rakibi olduğunu düşünmüyorum. Sönmez aynı zamanda Türkan Şoray Umut Veren Genç Kadın Oyuncu Ödülü’nün de tartışmasız favorisi.

Deniz Seviyesi bu ödülün dışında, en iyi film, en iyi yönetmen(ler), ödüllerine de Derviş Zaim imzalı “Balık” ve Nesimi Yetik’in yönettiği “Toz Ruhu” ile birlikte aday. Altın Koza geçen seneden aşina olduğumuz “ortak” ödül sevdasına düşerse hemen hemen her kategoride iki film ismi duymamız da kuvvetle muhtemel.

En iyi erkek oyuncu ödülü iki film arasında paylaştırılır ve iki ayrı filmdeki oyunculuğuyla Tansu Biçer bu ödülü kucaklar. Hem, “Neden Tarkovski olamıyorum” ile hem de “Toz Ruhu” ile iki çok farklı karakteri ustalıkla canlandıran deneyimli oyuncu Altın Koza’da bir ilki gerçekleştirecek ve aynı kategoride iki ayrı filmdeki performansı ile ödülü kucaklayacak gibi görünüyor. Biçer, geçen sene Adana’dan “Yozgat Blues”deki performansı ile “En iyi yardımcı erkek oyuncu” ödülü ile dönmüştü. Bu sene de seriye devam edecek gibi duruyor.

En iyi senaryo ödülünü ise sinema sektörünün çıkmazlarını sert ama mizahi bir dille aktaran, “Neden Tarkovski olamıyorum?” kucaklar diye tahmin ediyorum. Filmin aynı zamanda yönetmeni de olan Murat Düzgünoğlu ile Şebnem Vitrinel en iyi senaryo ödülünün öne çıkan isimleri.

Halk Jurisi ödülünü ise benim beğenmediğim ama izleyici tepkisine binaen “Yağmur-Kıyamet Çiçeği” filmi alır diye tahmin ediyorum.

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü “Balık”taki performansı ile Myroslava Kostyeva‘nın olur. Kostyeva filmdeki performansı ile benim ilk tahminimi boş çıkarıp “Türkan Şoray Umut Veren Genç Kadın Oyuncu Ödülü”nü de kapabilir bu arada.

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünün ise “Neden Tarkovski Olamıyorum?”daki sempatik karakteri başarı ile canlandıran Kadim Yaşar‘a gideceğini tahmin ediyorum.

Siyad En İyi Film ödülünü Nesimi Yetik’in “Toz Ruhu”nun kapacağına dair bir his var içimde. Genç yönetmenle filmler arasında iki çift lafını belini kırma imkanımız da olmuştu. Yetik’in yeni filmlerini merakla beklediğimizi vurgulayalım.

Film-Yön En İyi Film Ödülü için kitapçıktan jüri üyelerine göz attım şimdi. Atalay Taşdiken, Canan Gerede ve geçen yılın “Gözümün Nuru” ile (ve benim hala izleme imkanı bulamadığım) galibi Melik Saraçoğlu’nun seçimi hangi film olur konusunda emin değilim ama genç ve gelecek vaat eden bir yönetmeni ödüllendirmek isteyeceklerini düşünüyorum. Yani iki film arasında gider gelir ödül ya da (en hakkaniyetlisi de bu) “Toz Ruhu” ve “Deniz Seviyesi” arasında paylaştırılır.

Sanat Yönetmeni ve Kurgu ödüllerinde ise net bir tahminim yok. Kurgu için gene “Toz Ruhu” ve “Deniz Seviyesi” diyeyim. Bu iki filme bu ödüller de festivalin öne çıkan diğer yapımları, “Balık” ve “Neden Tarkovski Olamıyorum?”da rakip olurlar.

(Bu değerlendirme ulusal yarışma kapsamında gösterilen 12 film içinden kendi seyrettiklerim; “Balık”, “Neden Tarkovski Olamıyorum?”, “Deniz Seviyesi”, “Firak”, “Toz Ruhu”, “Yağmur-Kıyamet Çiçeği” ve “Yola Çıkmak” baz alınarak kaleme alınmıştır

#anavarrza

 

 

 

 

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Altın Portakal’da yarışma filmleri göz kamaştırıyor

$
0
0

10 – 18 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek  51. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin ulusal yarışması bu yıl hayli sinemaseverlere keyifli anlar yaşatacak nitelikte filmleri ile göz kamaştırıyor.

Kaan Müjdeci'nin Venedik'ten iki ödülle dönen ilk uzun metrajı "Sivas" da Altın Portakal'da

Kaan Müjdeci’nin Venedik’ten iki ödülle dönen ilk uzun metrajı “Sivas” da Altın Portakal’da

Ulusal film yarışmasına seçilen 12 film arasında Venedik’ten jüri özel ödülüyle dönen Kaan Müjdeci imzalı ‘Sivas’tan Onur Ünlü’ye İstanbul Film Festivali’nde en iyi yönetmen ödülü kazandıran ‘İtirazım Var’a, Kutluğ Ataman’a Berlinale’den ödülle dönen filmi ‘Kuzu’dan usta yönetmen Derviş Zaim’in yeni filmi ‘Balık’a ve boşrolünde Erdal ‘Behzat Ç’ Beşikçioğlu’nun yer aldığı Çiğdem Vitrinel filmi ‘Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku’ya birbirinden iddialı yapımlar yer alıyor.

10 – 18 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek festivalin ulusal yarışma bölümüne 57 film başvurdu. Alin Taşçıyan, Atalay Taşdiken, Serkan Çakarer ve Sevin Okyay’dan oluşan ön jüri bunlar arasından 12 filmi yarışmaya seçti. Yarışmaya seçilen 12 filmden beşi ilk film ödülü için de yarışacak. Beş film Antalya’da dünya prömiyeri, üç film ise Türkiye prömiyeri yapacak.

Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’na katılmaya hak kazanan filmler şu şekilde

Balık / Derviş Zaim
Çekmeköy Underground / Ayşim Türkmen Keskin
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku / Çiğdem Vitrinel
Guruldayan Kalpler / Ömer Uğur
İtirazım Var / Onur Ünlü
İyi Biri /Ayhan Sonyürek
Klama Dayika Min – Annemin Şarkısı / Erol Mintaş
Kumun Tadı / Melisa Önel
Kuzu / Kutluğ Ataman
Neden Tarkovski Olamıyorum / Murat Düzgünoğlu
Oflu Hoca’yı Aramak – O.H.A. / Osman Levent Soyarslan
Sivas / Kaan Müjdeci İlk Film,

(Yeşil Gazete)

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Viewing all 268 articles
Browse latest View live