Quantcast
Channel: Alper Tolga Akkuş – Yeşil Gazete – ekolojik, politik, katılımcı, şenlikli…
Viewing all 268 articles
Browse latest View live

“Devir” bu Cuma Yeni Sinema’da, “Gözünüz film görsün!”

$
0
0

Derviş Zaim’in Türkiye’deki ilk gösterimleri 2012′de 32. İstanbul Film Festivali ve 19. Altın Koza Film Festivali’nde yapılan filmi, “Devir” bu Cuma (24 Ocak) 19:00’da Yeni Sinema Hareketi ve Beşiktaş Belediyesi tarafından düzenlenen, “Her Cuma Yeni Sinema” etkinliğinde Levent Kültür Merkezi’nde vizyona giriyor.

Baþrol oyuncusu sürüsünü babasýna emanet edip tanýtýma geldi

Devir’in başrollerinde Burdur’un Hasanpaşa köyünde yaşayan Ramazan Bayar, Ali Özel ve Mustafa Çelikli yer alıyor”

Zaim’in “Burdur’un Hasanpaşa köyünde, geleneksel bir “çoban yarışması” hikayesi üzerinden köyde yaşayan insanlar, hayvanlar ve tabiatın içinde bulunduğu ekolojik döngüye atfen çektiği film İstanbul Film Fesitivali ve Altın Koza’da seyirciden gördüğü ilgiye rağmen diğer pekçok kaliteli yapım gibi vizyonda kalma şansı bulamamıştı. Devir’de Hasanpaşa köyünün yakınlarında kurulan maden ocağının hem köyün geleneksel yaşamını hem de doğayı tehdit ettiği de vurgulanıyor.

Sinema Yazarı Alin Taşçıyan, “Devir”in” Her Cuma Yeni Sinema kapsamında vizyona girecek olmasını sosyal medya üzerinden “Gözünüz film görsün arkadaşlar! İçine bol şarkı doldurulmuş filmlere itibar etmeyiniz :)” mesajı ile duyurdu.

Her Cuma Yeni Sinema

Yeni Sinema Hareketi’nin 2010’da Ortaköy Feriye Sineması’nda Yeni Sinema Günleri başlığıyla düzenlediği etkinlik 2012′de Levent Kültür Merkezi’nde, “Her Cuma Yeni Sinema” gösterimlerine dönüştürüldü ve Cuma günleri vizyona giren Türkiye yapımı filmler bir hafta boyunca gösterimde kalmaya başladı. Sinema izleyicisinden yoğun ilgi gören etkinlik bu sene de devam ediyor. 24 Ocak 2014 Cuma günü, saat 19.00’da gerçekleşecek olan “Devir” gösteriminin ardından film ekibi izleyicilerin sorularını yanıtlayacak. Her Cuma Yeni Sinema’da tüm gösterimler ücretsiz.

Yeni Sinema Hareketi facebook sayfası

Alin Taşçıyan, “Devir”i şu sözlerle tanımlıyor,

38 devir_afis“Burdur’un Hasanpaşa köyünde, geleneksel bir “çoban yarışması” düzenlenir. Uzun yıllardır sürdürülen bu yarışmada, köyün çobanları sürüleriyle birlikte suya girerek, peşlerinde koyunlarıyla su birikintisini durmaksızın geçmeye çalışırlar. Sürüyle birlikte suyu duraksamadan, en hızlı geçen çoban yarışmayı kazanır. Son sekiz yıldır Takmaz adlı çoban birinciliği kimselere kaptırmaz. Ayrıca köyün koyunlarını ‘kırmızı’ya boyama geleneği de sürdürülür. Köyün çobanları çevredeki kırmızı renkli kayaları toplayıp, ezer ve eleyerek toz boya elde ederler. Fakat köyün bu doğal yapısı yakınlara kurulan maden ocağı işletmesi ile tehdit altına girer. Kimse bir sonraki yıl boya çıkartacak taşı bulamaz. Çoban Ali ise herkese yardım etme amacıyla şehirden kırmızı toz boya taşıyarak çobanlara dağıtır. Koyunlar Ali sayesinde boyanır. Fakat Ali o sene de yarışmada dereceye giremeyince, her şeyden vazgeçer; çobanlığı bırakarak yeni açılan maden ocağına şoför olarak girer…”

32. İstanbul Film Festivali’nde “Jüri Özel Ödülü” alan Devir, ardından İngiltere’nin en önemli iki festivalinden biri olan Edinburgh Uluslararası Film Festivali’nin ‘Director’s Showcase’ bölümüne seçildi.

Derviş Zaim’in son uzun metraj filmi olan Devir’in başrollerinde Ramazan Bayar, Ali Özel, Mustafa Çelikli yer alıyor”

(Yeşil Gazete)

 

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com


!f 2014′den “Gezi” göndermeli tanıtım filmi, “Acımadı ki!”

$
0
0

Sinefillerin iple çektiği Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali !f İstanbul 2014′ün (Independent Film Festival) tanıtım filmi !f’in vimeo hesabından paylaşıldı.

Yüzü dumanlı bir kötü adam tarafından sesi bastırılmaya çalışılan civcivlerin pes etmeden devam ettirdikleri neşeli sivil itaatsizlik eylemlerini hikaye eden kısa film akıllara Gezi Direnişi’ni getirdi.

14 if-bagimsiz-filmler-festivali-afis-mkl...

Anima tarafından yapımcılığı üstlenilen ve Walky Talky tarafından çekilen tanıtım filminin metin yazarı Tuğkan Cabbar; sanat yönetmenleri ise Pelin Ün ve Faruk Terzi.

13. Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, 13 – 23 Şubat tarihleri arasında İstanbul, 27 Şubat – 2 Mart tarihleri arasında Ankara ve İzmirli sinemaseverlere bayram keyfi yaşatacak.

!f İstanbul’un programının ise 25 Ocak Cumartesi günü 21:00 itibarı ile açıklanacağı resmi siteden duyuruldu.

Ayrıntılı bilgi ve daha fazlası için: ifistanbul.com/

(Yeşil Gazete)

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Mersinliler Pazar akşamı İsa Şahmarlı için elele Bakü’ye yürüyor

$
0
0

Mersin Yedirenk LGBT derneği üyeleri, Perşembe günü intihar eden ve Kanal 13 AZ’a verdiği röportajda en büyük hayalinin eşcinsellerin Bakü sokaklarında özgürce elele yürümesi olduğunu söyleyen İsa Şahmarlı için Mersin sokaklarında elele yürüyecek.

2 isa_sahmarli3...

İsa için elele Bakü’ye yürüyoruz” etkinliğinin 26 Ocak Pazar günü saat 17:00′de Mersin Pozcu’da Kushimato Sokağı’nın girişinde başlayacağı belirtildi. Pazar akşamı herkesi Kushimato sokağına beklediklerini söyleyen Yedirenk LGBT aktivistleri görünürlük problemi olmayan LGBT bireyler ve eyleme destek veren heteroseksüeller ile birlikte Mersin’de elele yürüyeceklerini kaydetti.

“İsa için elele Bakü’ye yürüyoruz” etkinliğinin mimarlarından Yedirenk LGBT derneği üyeleri Gizem Ondokuz, Deniz Rojda, Gülşah Ondokuz ve Zeynep Toprak’a Yeşil Gazete okurlarına bu eylemi nasıl planladıklarını, Azerbaycan ile Türkiye arasında homofobi açısından bir fark bulunup bulunmadığını ve kendi hayallerinin ne olduğunu anlatmalarını istedik

Gizem Ondokuz (26 yaşında, Öğretmen, Cinsel yönelimi Lezbiyen ve partneri ile birlikte yaşıyor)

6 Gizem Ondokuz

Gizem Ondokuz

İsa’nın videosunu izledikten sonra, “En büyük hayalim eşcinsel çiftlerin Bakü’de elele yürümesi” cümlesi beni yaraladı. Onun hayalini biz gerçekleştirebiliriz diye düşündüm. Pazar akşamı hem lgbt bireyler hem de eyleme destek veren heteroseksüeller kendi hemcinsleri ile İsa’nın hayalini gerçekleştirmek için elele yürüyecek ve topluma aynı cinsten birbirini seven çiftlerin elele dolaşabileceğini göstereceğiz.

Bu yürüyüş sonrasında da bir kampanya yapmak istiyoruz. İnternet üzerinden herkese çağrı yapacak, Türkiye ve Dünya’dan elele sokaklarda yürüme fotoğraflarının bize gönderilmesini isteyeceğiz ve bu fotoğrafları herkesle paylaşacağız.

Azerbaycan’da Türkiye’de olduğundan daha ağır bir ötekileştirme yaşandığını düşünüyorum. İsa gibi LGBT aktivisti bir gencin bu şekilde hayatına son vermek zorunda kalması bile Azerbaycan’daki durumun buradan daha kötü olduğunu gösteriyor.

Benim hayalim canımın istediği her yerde hiçbir endişe taşımadan partnerimle özgürce dolaşabilmek.

Deniz Rojda (27 yaşında, Çalışıyor, kendini Queer olarak tanımlıyor)

10 Mersin Yedirenk

Mersin Yedirenk LGBT 2012 yılında kuruldu

Biz hepimiz gökkuşağının çocuklarıyız. İsa için de geçerli bu söylediğim. İsa aramızdan ayrıldı ve gitmeden önce Bakü’de elele yürüyen eşcinsel çiftleri görmek istediğini söyledi. Bunu hayata geçirmeyi İsa’ya borçluyuz. İsa bizim kardeşimiz, gidişi ile bizim omuzlarımıza çok büyük bir yük bıraktı. Artık onun için de, onun hayali için de mücadele etmemiz gerekiyor.

Azerbaycan’ın yasalarını bilmiyorum. Türkiye’de lgbt bireylerin hayatını kısıtlayacak yasal bir düzenleme yok ama toplum baskısı gibi başka kısıtlamalar var. Yasal olarak düzenleme yapmakla sorunların çözüldüğünü söyleyemeyiz. Azerbaycan’ın Türkiye’ye nazaran daha ataerkil bir toplumsal yapıda olduğunu düşünüyorum.

Benim hayallerden çok yasalardan beklentilerim var. Anayasa’ya cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği maddesinin eklenmesini bekliyorum. Nefret suçları yasası çıkarılmalı. LGBT bireylere karşı işlenen suçlarda sanık lehine verilen haksız tahrik indirimleri kaldırılmalı. 2006′da İstanbul’da katledilen Baki Koşar’ın katili kendisine ilişki teklif edildiği yönünde beyanda bulunduğu için haksız tahrik indirimi aldı.

Tüm dünyanın İsa’nın beklediği ve istediği gibi İsa’nın da renklerini taşıyabilecek bir dünya haline gelmesini istiyorum.

Zeynep Toprak ( 27 yaşında, Çalışıyor, Cinsel yönelimi Heteroseksüel)

9 zeynep toprak

Zeynep Toprak

İsa’nın videolarını izledik, onun hayalini öğrendik ve bu hayalini gerçekleştirmek istedik. İsa’yı tanımıyordum, kim olduğunu bilmiyordum ama intihar ettiğini öğrendiğim iki günden beri uyuyamıyorum ve kendimi çok huzursuz hissediyorum. Birkaç hafta önce Mersin’de trans arkadaşımız Deniz darp edilmişti ve ben o zamanda aynı şeyleri hissetmiştim.

İsa, intihar ederken bıraktığı mektubunda topluma “Günahım boynunuza” dedi. Kendi hayatına son verdi belki ama bu toplumda yaşadığı şiddetin bir sonucu.

Azerbaycan’daki durumu bilmiyorum ama eğer bir aktivist hem de gökkuşağı bayrağı ile kendini asarak intihar ediyor ise bunun çok sembolik olduğunu düşünüyorum. Oradaki homofobinin Türkiye’den daha ağır olduğunu gösteriyor bu durum.

Ben cinsel yönelimler üzerine tartışılmamasını istiyorum. Yönelim kelimesi bile beni rahatsız ediyor. Artık bu durum bir sorun olarak algılanmamalı. Heteroseksüeller nasıl rahat hareket ediyorsa, muhafazakar kesim nasıl kendi ibadetlerini yerine getirirken bir sorun yaşamıyorsa -ki bu noktada belirtmem gerekir LGBT bireylerin arasında da dinine çok bağlı insanlar var- LGBT bireylerin de rahat hareket edip sorun yaşamamalarını istiyorum.

Gülşah Ondokuz (29 yaşında, Çalışıyor, Cinsel yönelimi Lezbiyen ve partneri ile birlikte yaşıyor)

7 zeynep toprak

Soldan Sağa Mersin Yedirenk LGBT’den Zeynep, Tuna ve Gülşah

İsa’nın intiharını Azerbaycan’ın yerel medyasından duyduk. Günümüzde lgtb bireyler ile ilgili her haber internet kanalıyla anında bize de ulaşıyor. Çok üzüldük İsa’nın ölümüne. İsa hayatına son verirken bir eylem gerçekleştirdi aslında. Gökkuşağı bayrağı ile kendini astı. Ülkesindeki homofobinin önüne geçmek için yaptı bunu.

Azerbaycan’daki durumu çok fazla bilmiyorum ama buradan daha kötü olduğunu düşünüyorum. İsa’nın cenazesine katılanların taşlanması, insanların kendi acılarını yaşamalarına bile izin verilmemesi de bu düşüncemi doğrular nitelikte.

Ben Türkiye’de homofobi ve transfobinin ortadan kalkmasını,  toplumun ve ailelerin homofobiden uzak olmasını istiyorum. Nefret suçları yasası da bir an önce çıkmalı.

Haber: Alper Tolga Akkuş

(Yeşil Gazete)

 

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

“Yaşam dönüşümdür” ve “Bu su hiç durmaz”

$
0
0

Buğday Derneği eş genel Müdürü Gizem Altın Nance‘in TEDxReset 2013‘de yaptığı “Yaşam Dönüşümdür” konuşmasını izlerken Gizem Altın Nance ile tanışması üzerinden kendi dönüşümünü kaleme alan Alper Tolga Akkuş‘un yazısını paylaşıyoruz

* * *

Gizem’in hikayesi

Ben bu hikayeye ilk kez yıllar yıllar önce HSBC Genel Müdürlük’te bilmem kaçıncı katta bulunan masamda sandalyemde oturur ve “hayat böyle geçer mi ülen” işimde çalışırken kulak misafiri olmuştum

“hayat böyle geçer mi ülen” işimde 5 sene geçirdikten sonra radyo dinleme ihtimali bulunmayan departmandan radyo dinlemek mecburi bir departmana şutlanmıştım çünkü

Herkesin radyo dinlediği yeni departmanda benim tek dinleyebileceğim radyo da Açık Radyo idi

19 Bir Bilet AlAçık Radyo’da o dönem yayınlanan ve her hafta gezginleri konuk eden programı özellikle seviyordum ve hiç kaçırmıyordum

İşte Gizem de o programa konuk oldu, o zamanlar daha evli değildi, daha ABD’de değildi (galiba) ama işinden kendini kovdurtup avrupayı interrail ile gezmiş gelmiş ve bu seyahatin kitabı “Bir Bilet Al“ı yazmıştı

O akşam her akşam yaptığım gibi servise binip 4 Levent’den Üstbostancı’ya değil de Kadıköy’e gittim, ilk bulduğum kitapçıdan Gizem’in kitabını edindim

Sonra aradan gene yıllar geçti
Gizem bir kez daha konuk oldu Açık Radyo’ya
Bu sefer green card ile abd’ye gitmiş, ordan da “Dostum Pasifik” kitabı ile dönmüştü
Arada evlenmiş, ABD’ye yerleşmiş, sonra ABD’den vazgeçip herşeyini satıp savıp eşi ile bisiklete atlayıp avrupayı bisikletle bir uçtan bir uca dolaşmıştı
Programda son projeleri “istanbul’dan sydney’e bisiklet ile seyahat“i anlatıyordu
Bu projenin medya sponsorlarından biri olmuştu açık radyo

18 Dostum PasifikDerken eşi Bryan ile yola çıktı Gizem
Her Cuma akşamı açık radyo’nun açık dergi programında 10 dk ona bağlanıyor, “şimdi nerdesiniz, ne yapmaktasınız” diye soruyorlardı

Gizem de bir hafta Sinop’tan, diğer hafta Gürcistan’dan, daha sonra Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan vsrden bağlanıp konuşuyordu

Ben her hafta Cuma akşamı Maslak – Üstbostancı arası köprü trafiğinde iken serviste gizemi dinliyordum hayallere dala çıka

Sonra bir hafta Gizem gene açık radyo’ya bağlandığında bir ülkenin Türkiye Büyükelçiliğinde çay ve simite kavuştuğundan o denli coşkulu bahsetti ki ben de bundan feyz alıp Gizem’e onu dinlerken benim ne halde olduğuma dair bir mail yazıp gönderdim

Hemen yanıt verdi Gizem, bana sürekli oraları yaz, çok özledim istanbul’u filan dedi

Gizem eşi Bryan ile birlikte bisikletle çıktığı Avrupa turunda

Gizem eşi Bryan ile birlikte bisikletle çıktığı Avrupa turunda

Derken her Cuma Gizem’e bağlanmalar birden kesildi
ben de hayat curcunasında unuttum gittim gizemi ve seyahatini

Aradan gene aylar geçti ve öğrendimki Gizem’e Kazakistan’da kamyon çarpmış
o aylar boyunca sağlığı ile uğraşmış
bisikletle geçen yılların adalelerine verdiği güç ile sağlığına yeniden kavuşmuş

Aradan gene birkaç ay geçti
istanbul’daki ilk Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali için işten çıkıp İtalyan Kültür Merkezi’ne gittim
Taksimde otobüsten indim, İstiklal’den Odakule’ye kadar yürüdüm
Odakule’nin içinden diğer tarafa geçtim
Kültür Merkezi’ne tam girecekken aşina olduğum bir ses çalındı kulağıma geri döndüm
Gizem 20 metre kadar arkamdan arkadaşları ile bana doğru geliyordu
O mudur değil midir derken Bryan’ı da görünce Gizem’in Gizem olduğuna ikna oldum

Yanına doğru seğirttim
“Gizem merhaba” diye seslendim

İkimizde birbirimizi facebooktan simaen tanıyorduk

Beni görür görmez, “Aaa, merhaba Alper” diyerek sımsıcak sarıldı

İşte beni dönüştürenlerden biri de Gizem’in bana o sarılışı oldu
Gizem’e de daha sonra bunu anlattım zaten

O günün üzerinden de yıllar geçti
Hatta daha geçen ay sürdürülebilir yaşam film festivalinin 5 ya da 6.cısı düzenlendi

Ben emekli oldum, önce yeşiller partisi üyesi sonra yeşil gazete muhabiri ardına da yeşil gazete editörü oldum
10 gün önce de Gizem’in şu an içinde bulunduğu Buğday Derneği’nin eğitimine Yeşil Gazete editörü olarak katıldım ve eğitimin haberini yaptım

Victor’un (Ananias) dediği gibi, “Yaşam Dönüşümdür
ve
Bülent abinin (Ortaçgil) söylediği gibi, “Bu su hiç durmaz

#anavarrza

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

İsa Şahmarlı Bakü için hayalini kurdu, Yedirenk LGBT Mersin’de hayata geçirdi

$
0
0

Geçtiğimiz hafta Azerbaycan’da LGBT bireylere yönelik homofobik tutum nedeniyle gökkuşağı bayrağı ile kendini asarak hayatına son veren Azad LGBT kurucusu İsa Şahmarlı’nın hayali Yedirenk Mersin LGBT‘nin organize ettiği “İsa için elele Bakü’ye yürüyoruz” anmasında gerçeğe dönüştü.

36 isa için yürüyoruz...

Aktivistler Mersin’in merkezinde Pozcu’dan Forum’a kadar elele yürüyerek İsa’nın hayalini gerçekleştirdi

Şahmarlı intihar etmeden kısa bir süre önce Azerbaycan’ın Kanal 13 AZ televizyonuna verdiği röportajında en büyük hayalinin eşcinsel çiftlerin Bakü’de serbestçe elele dolaşabildiklerini görmek olduğunu söylemişti. İsa Şahmarlı’nın ölümünden sonra İstanbul, Ankara ve Gaziantep’te olduğu gibi Mersin’de de düzenlenen anma etkinliğinde onun bu hayalini gerçekleştirmek isteyen Yedirenk Mersin LGBT aktivistleri 26 Ocak Pazar akşamı Pozcu semti Kushimato sokağında toplandılar ve Forum AVM’ye kadar elele tutuşarak yürüdüler. Bu yürüyüşe hem görünürlük problemi olmayan LGBT bireyler hem de destekçi heteroseksüeller katıldı.

Pozcu’dan Forum’a İsa için elele

41 isa için yürüyoruzSaat 17:00′de Pozcu Akbank Şubesi önünde toplanan 40 kadar aktivist gökkuşağı bayrakları ve şemsiyeleri eşliğinde, “Susmayacaklar, Susmayacaklar, Eşcinseller susmayacaklar”, “Batsın, Batsın, Ahlakınız batsın”, “Susma, Haykır, Eşcinseller vardır”, “Kurtuluş yok tek başına, Ya hep beraber Ya hiçbirimiz” sloganları attı. “İsa’yı siz öldürdünüz”, “Homofobik devlet, Yıkılacak elbet”, “Hamınız ölümde günahkarsız” dövizlerinin taşındığı eylemde basın açıklamasını Yedirenk Mersin LGBT’den Fırat Varatyan okudu.

Varatyan’ın basın açıklamasını okuduğu sırada Kushimato Sokağın’dan sürekli arabaların geçmesi üzerine aktivistler kısa süreliğine sokağı trafiğe kapattı. Basın açıklamasının ardından elele tutuşan aktivistler sloganlar eşliğinde Forum AVM’ye kadar yürüdü. Burada da sloganlar attıktan ve LGBT bireylerin haklarını güvence altına alacak Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği maddelerinin anayasada yer alması taleplerini yineledikten sonra dağıldılar.

Yedirenk Mersin LGBT’den Fırat Varatyan tarafından okunan ve İsa Şahmarlı’nın kendi sözleri ile başlayan basın açıklamasının tam metni şu şekilde;

“Sizin nefretiniz arttıkça biz de kendimizi gözünüze sokmaktan geri kalmayacağız”

Basın açıklamasını Yedirenk Mersin LGBT'den Fırat Varatyan okudu

Basın açıklamasını Yedirenk Mersin LGBT’den Fırat Varatyan okudu

“Gidiyorum, hepiniz hakkınızı helal edin, bu ülke bana göre değil. Mutlu olmaya gidiyorum, anneme onu çok sevdiğimi söyleyin. Hepiniz ölümümde günahkarsınız. Dünya benim renklerimi taşıyacak kadar renkli değil, elveda”

Üniversite’sinde bölüm arkadaşları tarafından dövülen, hocaları tarafından hakarete uğrayan, ailesi tarafından cinsel yönelimi hastalık olarak görülüp reddedilen bir gencin son sözleriydi bunlar.İsa’nın “hepiniz ölümümde günahkarsınız” sözleri, bu intiharın toplumsal homofobinin bir cinayeti olduğunu göstermiştir. Yazdığından anlaşılan o ki; kendisi maktuldür. Katil ise farklı renklere tahammülü olmayan heteroseksist faşizmdir.

Boğazına kadar hakaretlere ve aşağılanmalara maruz kaldığı bir dünyadan, mutlu olabileceği bir yere kavuşabilme umuduyla gitti. İsa, eşcinselliği kendi bedenine benzer insanlardan hoşlanmaktan öte, salt iki bacak arası aktivitesi olarak gören homofobik algının ilk kurbanı değildir. Ki maalesef son kurbanı da olmayacak!

İsa’yı intihara sürükleyen süreçlerin belki de en önemli detayı bir aktarımda paylaştığı şu sözlerdi; ”annem ‘benim homoseksüel oğlum yok’ dediğinde yutkundum, o gün bugündür her yutkunduğumda boğuluyorum”

Anne Baba gibi canından koptuğunuz insanların varlığının en önemli yaşam enerjisi olduğu toplumlarda, bunların desteğinden yoksun yaşamanın ve hatta bir ucube gibi görülüp dışlanmanın trajedisi kadar büyük bir yıkım olamaz.En büyük hataları da yapsanız, eve geldiğinizde size destek olan, sizin tarafınızı tutan bir anne baba bulabilirsiniz. Fakat utanç kaynağı gördükleri bir şeyin tek “varlık” sebebi olan anne babaların eşcinsel çocukları çoğu kez böyle bir destek bulamaz.

Biz Tanrının üretim hatası çocuklarıyız.Var ya da yok dersiniz bu size kalmış.Ama biz buradayız katletseniz de, yok saysanız da, görmezlikten gelsenizde, inkar etseniz de buradayız.İlk kez toplanmış değiliz ama son kez görmeyeceğinizden emin olun.Sizin nefretiniz arttıkça biz de kendimizi gözünüze sokmaktan geri kalmayacağız.

Yedirenk Mersin LGBT

30 isa için yürüyoruz 31 isa için yürüyoruz 35 isa için yürüyoruz... 37 isa için yürüyoruz 39 isa için yürüyoruz 42 isa için yürüyoruz

Fotoğraflar: Zeynep Toprak, Oliver Harlie

Haber: Alper Tolga Akkuş

(Yeşil Gazete)

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Gölgelerin gücü adına, hologram RTE’de artık!

$
0
0

Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP İzmir adaylarının açıklandığı toplantıya hologram görüntüsü ile iştirak etmesinin yankıları hem yurtiçinde hem de yurtdışında devam ediyor.

Tepkilerin geneli bu trajikomik duruma espri ile yaklaşan yazı ve haberler. Sosyal medya da bu furyada geride kalacak değildi elbette. Youtube’a yüklenen pek çok hologramlı RTE videolarından bir tanesini biz çok beğendik ve sizlerle paylaşmak istedik.

RTE, Yoda ve Obi Wan Kenobi

RTE, Yoda ve Obi Wan Kenobi

Haluk Tarcan tarafından 28 Ocak Salı günü paylaşılan videoda Erdoğan beyazperdenin hafızalara kazınan yapımlarında hologramlı hali ile arz-ı endam ediyor.

1939 yapımı unutulmaz “Oz Büyücüsü”nde (The Wizard of Oz), Dorothy, Ürkek Aslan, Korkuluk ve Teneke Adam’ın karşısına çıkıp “hanfendiler beyefendiler” diyerek onları korkudan tir tir titretirken birden Uzay Yolu’nda (Star Trek) ışınlanma kabininde görünüyor.

23 rte

Hemen ardına Matrix (Matrix Reloaded)’de Ajan Smith olmuş tır  şoförünün bedenine girmiş şekilde buluyoruz Erdoğan’ı,  tırın üzerindeki “Suriye’ye gider” ibaresi de yolda polis filan çevirmesin diye önlem olarak unutulmamış.

22 rte...

“Değerli kardeşim” nidası ile Binali Yıldırım’a kendisine bu imkanı verdiği için teşekkür ederken nerede görsek beğenirsiniz Erdoğan’ı, Game of Thrones‘un yedi hanedanının üzerine oturmak için ölümüne mücadele ettiği King’s Landing’de tahta kurulmuş İzmirlilere sesleniyor.

21 rte...

Ve hologram görüntüsü haberleri ajanslara düşer düşmez akıllara ilk gelen Yıldız Savaşları (Star Wars) sahnesi de unutulmamış. Luke Skywalker, Yoda ve Obi Wan Kenobi ile sohbet ederken aralarına RTE’nin de hologramlı hali ile katılmaması elbette düşünülemezdi.

Her hologramlı varlığın bir hayalet avcısı da olacak. İzmirlilere Holywood’un efsane yapımları kanalı ile seslendikten sonra kader tecelli ediyor ve RTE, Hayalet Avcıları’nın (Ghostbusters) hayalet kapanında buluyor kendini en nihayet.

19 rte

Şimdi korkulan şu, ya RTE, Hayalet Avcıları’nın hayalet kapanını da tanımaz ve bunu da paralel güçlerin bir oyunu ilan edip Pensilvanya’ya tehditler yağdırmaya devam ederse ne olacak?

(Yeşil Gazete)

 

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Galata Fotoğrafhanesi “Gezi”nin fotoğraflı hikayesini kitaplaştırdı: ”Fotoğraf Notları: Gezi Direnişi”

$
0
0
gezi_kapak_(düsük) - Yücel Tunca

Fotoğraf: Yücel Tunca – Gezi Parkı

Belgesel Fotoğraf Topluluğu tarafından hazırlanan ve Galata Fotoğrafhanesi tarafından yayınlanan ”Fotoğraf Notları: Gezi Direnişi” kitabı 1 Şubat’dan itibaren kitapçılarda yerini alıyor.

2013 yılının yaz aylarından itibaren ülke gündemine damgasını vuran “Gezi Direnişi”nden fotoğraflar kronolojik bir akışla hazırlanan “Fotoğraf Notları: Gezi Direnişi” adlı kitapta bir araya getirildi. Aralarında basın fotoğrafçısı, belgesel fotoğrafçısı ve aktivistlerin de yer aldığı Belgesel Fotoğraf Topluluğu tarafından hazırlanan kitap Galata Fotoğrafhanesi tarafından yayımlanıyor. “Gezi Direnişi”, “Fotoğraf Notları” üst başlığı ile her yıl iki belgesel fotoğraf kitabı yayınlamayı hedefleyen Belgesel Fotoğraf Topluluğu nun ilk kitabı.

Galata Fotoğrafhanesi Yayınları’ndan çıkan kitabın metinleri Özcan Yurdalan tarafından yazılırken, tasarımı Meltem Ulusoy tarafından yapıldı. Yücel Tunca‘nın konseptini oluşturduğu ve yayına hazırladığı “Fotoğraf Notları: Gezi Direnişi” kitabı Türkçe ve İngilizce olmak üzere iki dilli yayımlanıyor.

Yücel Tunca kitabı Yeşil Gazete’ye anlattı

Fotoğraf: Bahar Gökten / 3 Haziran 2013 - Dolmabahçe

Fotoğraf: Bahar Gökten / 3 Haziran 2013 – Dolmabahçe

“Fotoğraf Notları: Gezi Direnişi” kitabının konseptini oluşturan fotoğraf sanatçısı Yücel Tunca ile Yeşil Gazete okurları için 1 Şubat itibarı ile Galata Fotoğrafhanesi’nden daha sonraki günlerde de fotoğrafhanenin internet sitesi üzerinden duyurulacak şekilde önce İstanbul ardından da diğer illerdeki kitapçılardan edinilmesi mümkün olan kitabın hikayesini konuştuk.

“Fotoğraf Notları: Gezi Direnişi”‘nin 25 TL’ye satışa sunulacağını söyleyen Yücel Tunca, İstanbul dışından kitabı almak isteyenlerin Galata Fotoğrafhanesi’nin iletişim bilgileri üzerinden kendilerine ulaştıkları takdirde posta yolu ile gönderebileceklerini kaydetti.

Fotoğraf: Gülnaz Bingöl / 3 Haziran 2013 - Gezi Parkı

Fotoğraf: Gülnaz Bingöl / 3 Haziran 2013 – Gezi Parkı

35 fotoğrafçının İstanbul da çektiği 350′den fazla fotoğraf ile Gezi Direnişi sırasında tüm yaşananları gözler önüne serdiğini ifade eden Tunca, “Kitapta, Gezi Parkı ndan 2013 yılı ve öncesine ait günlük hayat görüntüleri, 27 Mayıs gecesi parkta başlayıp neredeyse tüm ülkeye yayılan ve devlet tarafından zor kullanılarak bastırılmaya çalışılan halk direnişinin İstanbul daki süreci ile Gezi Parkı nın halk tarafından işgal edildiği günlerden fotoğraflar yer alıyor” şeklinde konuştu.

8 Şubat’da Galata Fotoğrafhanesi’nde “Direnişin Fotoğrafı, Fotoğrafın Direnişi” Forumu

Fotoğraf: Yasin Akgül - İstiklal Caddesi

Fotoğraf: Yasin Akgül – İstiklal Caddesi

Fotoğraf Sanatçıcı Yücel Tunca ayrıca “Fotoğraf Notları: Gezi Direnişi”kitabının yayımlanması sebebiyle 8 Şubat Cumartesi günü, saat 16.00 da Galata Fotoğrafhanesi’nde, basın fotoğrafçıları, bağımsız fotoğrafçılar,aktivistler ve yeni medya temsilcilerinin katılacağı “Direnişin Fotoğrafı, Fotoğrafın Direnişi” başlığıyla bir forum düzenleneceğini sözlerine ekledi.

35 Fotoğrafçıdan 350 Gezi Fotoğrafı

Fotoğraf: Hüseyin Aldemir  / 11 Haziran 2013 - Taksim

Fotoğraf: Hüseyin Aldemir / 11 Haziran 2013 – Taksim

“Fotoğraf Notları: Gezi Direnişi” kitabında şu fotoğrafçıların çalışmaları yer alıyor:

Arda Altuntaş, Atilla Erdoğan, Aykan Özener, Bahar Gökten, Bülent Müftüoğlu, Ceren Kalecik,Cevahir Buğu, Didem Mahsunlar, Eray Kıray, Fuat Özgen, Gençer Yurttaş, Gülnaz Bingöl, Hale Güzin Kızılaslan, Hazar Berk Büyüktunca, Hüseyin Aldemir, İnci Batuk, İsmail Gökçe, Meltem Ulusoy, Mete Çelebican, Metin Ofluoğlu, Miriam Bektaş, Murat Çamca, Murat Şensu, Ömer Tevfik Erten, Özcan Yaman, Özgür Baykal, Semra Yeşil, Serra Gürbüz, Şeyma Elaman, Tan Kurttekin, Taylan Bağcı, Tülin Safi, Yasin Akgül, Yücel Kurşun ve Yücel Tunca.

 

Fotoğraflar: Yücel Tunca, Bahar Gökten, Gülnaz Bingöl, Yasin Akgül, Hüseyin Aldemir

Haber: Alper Tolga Akkuş

(Yeşil Gazete)

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Bisikletle ekolojik Avrupa turunda yola çıkış tarihi 1 Mart

$
0
0
31 Rüzgar Yolgezer

Rüzgar Yolgezer

Bisiklet ve kano kullanarak, vejateryen beslenerek 9 ayda Avrupa’yı turalayacak olan Rüzgar Yolgezer’in turu 1 Mart’da başlıyor.

Yeşil Gazete olarak Rüzgar’a hazırlıkların ne aşamada olduğunu sorduk.

Vegan-Vejetaryen Derneği’nin ana destekçiliğini üstlendiği “Bisikletle Ekolojik Avrupa Turu”nda 11 bin km yol alacağını söyleyen Yolgezer, bu seyahatinde alternatif bir sistemle para kullanmadan turu tamamlayacağını ifade etti. Yaklaşık 9 ay sürecek ve Mart – Aralık 2014 tarihlerini kapsayacak turunda kullanacağı malzemeler için destek beklediğini vurgulayan Yolgezer, bu malzemelerin kendisine hibe olarak verilmeyeceğinin özellikle altını çizerek, “Ben bana destek vermek isteyen insanlardan bu malzemelerin 9 aylığına kullanım hakkını istiyorum. Tur bittikten sonra tüm malzemeleri iade edeceğim” şeklinde konuştu.

32 Rüzgar Yolgezer

1 Mart’da başlayacak 9 aylık vegan bisiklet turunun Aralık ayında tamamlanması planlanıyor

Tüm seyahat boyunca pedal basacak olan Yolgezer, karayolu bulunmayan güzergahlar için de kendi bulduğu çöplerden kendisinin inşa edeceği bir kano kullanmayı hedefliyor. Rüzgar Yolgezer’in amacı bu tur sırasında yirmi iki ülkeden çevre dostu ulaşım ve yaşam biçimiyle geçerken ekolojik yaşam biçimlerini araştırmak.

Rüzgar’ın turu sırasında ihtiyaç duyacağı malzemeler listesine siz de katkıda bulunmak ve 9 aylığına kullanım hakkınızı Rüzgar’a devretmek isterseniz bu liste üzerinden seçiminizi yapabilirsiniz.

Bisiklet ve Kano ile Avrupa turu ayrıca “Ekolojik Gezgin” web sitesinden ve sosyal paylaşım ağlarından Türkçe, İngilizce, Fransızca ve Almanca olarak dünyayla paylaşılacak.

Rüzgar Yolgezer’in web adresi gezeko.com/

Ekolojik Gezgin facebook sayfası facebook.com/ekolojikgezgin

(Yeşil Gazete)

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com


E-Bilet çıkmazı: Külüpler ve Taraftar istemiyor, Bakanlık ısrar ediyor

$
0
0

Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın Spor Toto Süper LİİG’in ikinci yarısı itibarı ile uygulamaya geçeceğini duyurduğu E-Bilet sistemi ile ilgili belirsizlik devam ediyor. Bu hafta sonu Süper Ligin ikinci yarısındaki ikinci karşılaşmalar oynanacak ama daha hiçbir stadda e-bilet sistemine geçilmesi için gerekenler tamamlanmış değil.

32 e bilet...

Taraftar Hakları Derneği: ”Tribünler e-bilete “Hayır” diyor

Açık Radyo’nun Açık Dergi programı içerisinde yer alan ve her Pazartesi 19:00 – 19:30 saatleri arasında yayınlanan Efektif Pas programı 20 ve 27 Ocak’ta e-bilet konusunu masaya yatırdı. Volkan Ağır ve Utku Gökerküçük tarafından hazırlanıp sunulan programa 20 Ocak Pazartesi konuk edilen Taraftar Hakları Derneği Başkanı Devrim Cem, taraftarlar olarak e-bilet sistemini ve 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesi hakkında kanunu bu şekli ile kesinlikle kabul etmediklerini belirtti.

Taraftar Hakları Derneği Başkanı Devrim Cem (sarı kırmızı kaşkollu)

Taraftar Hakları Derneği Başkanı Devrim Cem (sarı kırmızı kaşkollu)

2012 yılında İzmir kulüpleri Göztepe, Bucaspor, Karşıyaka, Altay ve İzmirspor taraftarları öncülüğünde kurulan derneklerinin kendilerine hiçbir zaman söz hakkı verilmeyen taraftarların talepleri yönünde çalıştığını söyleyen Cem, ”Tribünler e-bilete “Hayır” diyor. Bunun maksadı taraftarı fişlemedir. E-bilet 6222 sayılı kanunun bir alt uygulamasıdır. 6222 sayılı kanunda taraftarı şiddetin temel kaynağı görüp cezalandırma maksadı var. Bunu reddediyoruz, kanunun tespiti yanlış dolayısı ile çözümü de yanlış” şeklinde konuştu.

Bu sistemde maça girmek isteyen her taraftarın adı soyadı, tc kimlik numarası, fotoğrafı ile ikamet adresinin istendiğini belirten Taraftar Hakları Derneği Başkan Devrim Cem, “Bu tam manası ile taraftarı fişleme amacı ile hayata geçirilmek isteniyor. Spor stadlarını tiyatroya dönüştürme çabasıdır bu, taraftarı seyirciye çevirme çalışmasıdır.E-bilet kamuoyunun bildiğinin aksine avrupada yaygın olan bir uygulama değildir” dedi.

E-Bilet uygulamasının kaldırılması için hukuki süreci de başlatacaklarını belirten Cem, bu konuda hukukçuları ile konu üzerinde çalıştıklarını kaydetti. Hali hazırda derbi maçlarından önce il ve ilçe güvenlik kurullarının toplanarak o maça ilişkin kararlar aldığını vurgulayan Cem, il ve ilçe güvenlik kurullarının ilgili emniyet birimleri, valilik, sağlık kurulu ve  il ve ilçe milli eğitim müdürlüğünden meydana geldiğini taraftarların hiçbir zaman sözünün dinlenmediğini söyledi. Bu kurulların aldığı karar sonrası ilgili emniyet amirinin taraftar önderlerini toplayarak onlara göz dağı verdiğini, bu yolla sporda şiddetin önlemeyeceğini iddia etti.

Volkan Ağır ve Utku Gökerküçük: “Bu sistem anayasanın kişisel bilgilerin korunması ilkesine aykırı”

Volkan Ağır ve Utku Gökerküçük'un hazırlayıp sunduğu Efektif Pas her Pazartesi akşamı Açık Radyo'da

Volkan Ağır ve Utku Gökerküçük’un hazırlayıp sunduğu Efektif Pas her Pazartesi akşamı Açık Radyo’da

Efektif Pas‘ın 27 Ocak Pazartesi yayınlanan bölümünde ise programcılar Volkan Ağır ve Utku Gökerküçük, 1. haftası oynanan Süper Toto Süper LİİG sonrası gelinen durumu özetledi.

Yeni Spor Bakanı Çağatay Kılıç‘ın açıklamalarını anımsatan Ağır ve Gökerküçük, e-bilet sisteminde tarafların Gençlik ve Spor Bakanlığı, Külüpler Birliği Vakfı ve Spor Toto Süper LİİG takımları olduğunu aktararak Kulüpler Birliği Vakfı’nın sadece Süper Lig takımlarını temsil ettiğini, PTT 1. Lig takımlarının durumunun ne olacağının belirsizliğini koruduğuna değindiler.

Efektif Pas programcıları Çağatay Kılıç’ın açıklamasında 14 Nisan’a kadar tüm süper lig takımlarının bu sistem için alt yapı çalışmalarını tamamlaması gerektiğinin belirtildiğini ve bu tarihe kadar e-bilet’e geçilmez ise 50 ila 100 bin TL ceza ödeneceğinin açıklandığını ancak mali çıkmaz içindeki kulüplerin bu yükü kaldırmasının güç olduğunu vurguladılar.

6222 sayılı sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesi hakkında kanunun 5. madde 2. fırkası’nda spor biletlerinin kişisel bilgilerle alınması maddesi bulunduğunu ifade eden Ağır ve Gökerküçük, kişisel bilgilerden kastın ev adresi, ad soyad, fotoğraf ve tc kimlik numarası olduğunu belirterek, bu maddenin anayasanın kişisel bilgilerin korunması maddesi ile  Türkiye’nin de tarafı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ilgili maddesi ile çeliştiğini sözlerine eklediler.

E-Bilet sisteminde maç bileti alan kişinin maça gidememesi durumunda bileti başka birisine devretmesinin de mümkün olmadığının altını çizen Volkan Ağır ile Utku Gökerküçük, bu sistemde bilet iadesinin ve maç günü işi ya da rahatsızlığı çıkan taraftarın bileti başkasına devrinin mümkün olmamasının kabul edilemez olduğu vurguladılar.

Dünyada e-bilete benzer örneklerin zaman zaman gündeme geldiğini ancak ülkenin her yerinde tüm kulüpleri kapsayacak bir sistemin Türkiye dışında gündeme dahi gelmediğini belirten ikili, Danimarka’da 2011′de gündeme gelen parmak izi ile bilet satışı uygulamasının taraftarların yoğun itirazı sonucu uygulamadan kaldırıldığını belirtti.

Açık Radyo’da Pazartesi akşamları yayınlanan spor programı Efektif Pas’ın blog adresi Radyoefektifpas

Haber: Alper Tolga Akkuş

(Yeşil Gazete)

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Pembe Hayat’dan Mersin’de LGBTİ insan hakları ve hak İhlalleri raporlama atölyesi

$
0
0

Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği, 4-5 Şubat tarihlerinde Mersin’de Yedirenk Mersin LGBT Derneği’nin ev sahipliğinde LGBTİ insan hakları ve hak İhlalleri raporlama atölyesi düzenledi. 4 Şubat Salı günü Akdeniz Belediyesi Konferans Salonu’nda, 5 Şubat Çarşamba günü ise Yedirenk Mersin LGBT Derneği’nde düzenlenen atölyelere ilk gün 30′a yakın ikinci gün ise 40′ın üstünde kişi katıldı.

Akdeniz Belediyesi Konferans Salonunda LGBTİ İnsan Hakları Atölyesi

Pembe Hayat'ın Yedeirenk Mersin LGBT ev sahipliğinde düzenlediği atölyelerin ilk günü adres Akdeniz Belediyesi Konferans Salonu idi

Pembe Hayat’ın Yedirenk Mersin LGBT ev sahipliğinde düzenlediği atölyelerin ilk günü Akdeniz Belediyesi Konferans Salonunda derneğin hukuki danışmanı ve genel sekreteri Ahmet Toköz “hak ihlalleri” konulu interaktif bir tartışma başlattı

Salı günü Akdeniz Belediyesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen ve 13:00′de başlayan LGBTİ İnsan Hakları Atölyesi’nin moderatörlüğünü Yedirenk Mersin LGBT’den Tuna Şahin üstlenirken Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği başkanı Buse Kılıçkaya, derneğin genel sekreteri ve hukuki danışmanı Avukat Ahmet Toköz ve dernek üyesi Gani Met, LGBT hakları ekseninde insan hakları konusunu ele aldılar.

İnsan hakları ve Ayrımcılık konusunda konferansa katılanlar ile birlikte interaktif bir tartışma açan Avukat Ahmet Toköz, hak ihlalinin nerede başladığına, trans bireylerin şu an maruz kaldığı ve kabahatlar kanunu kılıf gösterilerek kolluk kuvvetleri tarafından uğradıkları toplumdan soyutlamaya karşı direnişlerine, ayrımcılığa uğrayan kitlenin de başka kesimlere ayrımcılık uygulayarak bir kısır döngü yarattığına değindi.

Trans aktivist Gani Met, "Ben farklı değil aynıyım. Bunu kabul etmek zorundasınız"

Trans aktivist Gani Met, “Ben farklı değil aynıyım. Bunu kabul etmek zorundasınız”

Trans aktivist olduğunu belirterek konuşmasına başlayan Gani Met, LGBT bireylerin ister istemez anti militarist, savaş karşıtı olduklarını söyledi. Erkek egemen sistemin, Militarist düzenin kendilerini yok saydığını dile getiren Gani Met, en çok rahatsız olduğu kesimin “Sana saygı duyuyoruz” diyenler olduğunu belirterek, “Bana saygı duymalarını istemiyorum. Saygı duysanız da duymasanız da ben buyum. Benden nefret edin, bana hakaret edin, bana karşı nefretinizi kusun ama bana saygı duymayın. Ben farklı değil aynıyım. Bunu kabul etmek zorundasınız” şeklinde konuştu.

Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği başkanı Buse Kılıçkaya, "Alanım insan hakları ve 20 yıldır LGBT aktivistiyim"

Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği başkanı Buse Kılıçkaya, “Alanım insan hakları ve 20 yıldır LGBT aktivistiyim”

LGBT bireylere yönelik hak ihlalleri konusunda konferans salonuna gelenleri aydınlatan Buse Kılıçkaya ise sözlerine LGBTT Dayanışma Derneği’ne kısaca tanıtarak başladı. İnsan hakları ve LGBT hakları alanında 20 yıldır çalışmalar yürüttüğünü belirten Kılıçkaya, insanca yaşayabilecekleri bir dünya tezahürünü gerçeğe dönüştürmek için mücadele ettiklerini kaydetti. LGBT bireylerin en dezavantajlı grup olduğunun altını çizen Pembe Hayat derneği başkanı Buse Kılıçkaya, anayasada cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği maddelerinin eklenmesi gerektiğini belirterek nefret söylemi, nefret suçları, ötekileştirme ve ayrıştırmanın önüne geçilebilmesi için anayasada bu maddelerin mutlak surette bulunması gerektiğini söyledi.

Yedirenk Mersin LGBT’de Hak İhlalleri Raporlama Atölyesi

Çarşamba günü Yedirenk Mersin LGBT’nin dernek merkezindeki atölyeye ilk güne nazaran daha fazla kişi katıldı. Yedirenk üyesi gençlerin doldurduğu atölyeye 50′ye yakın aktivist katıldı.

Akdeniz Belediyesi Konferans Salonundaki yüksekteki kürsüye karşı oturma düzeninin aksine Yedirenk’in mekanındaki içiçe ortam hem Pembe Hayat üyelerinin hem de atölyeye katılanlanların daha samimi bir ortamda buluşmalarının önünü açtı. 13:00′den 17:00′ye kadar süren  Hak İhlalleri Raporlama Atölyesi’nin kolaylaştırıcılığını Pembe Hayat’ın genel sekreteri ve hukuki danışmanı Avukat Ahmet Toköz üstlendi.

Pembe Hayat'tan Ahmet Toköz Yedirenk Mersin LGBT'li gençlerle birlikte "Neden hak ihlali raporuna ihtiyaç duyarız?" sorusuna yanıt arıyor

Pembe Hayat’tan Ahmet Toköz Yedirenk Mersin LGBT üyesi gençlerle birlikte “Neden hak ihlali raporuna ihtiyaç duyarız?” sorusuna yanıt arıyor

Herkesin toplandığı salonun ortasına yerleştirdiği beyaz tahtanın üzerine katılımcılara yönelttiği, “Neden hak ihlali raporuna ihtiyaç duyarız?” sorusunun yanıtlarını kaydeden Toköz; çıkan sonuçları da  -hak ihlalini belgelemek, sistematik ihlallerin önüne geçmek, ihlal gruplarını ortaya çıkarmak, bölgesel farklılıkları görünür kılmak, cezasızlık ile mücadele edebilmek, stk’ları yönlendirmek, yasal bir çalışma imkanı yaratmak, görünürlük ve farkındalık yaratmak- atölye katılımcıları ile paylaştı.

Raporlama eğitimlerinin aslında dört tam gün sürdüğünü belirten Toköz, Mersin’de bu imkandan şu an için yoksun olduklarının altını çizdikten sonra katılımcıları iki gruba ayırarak hak ihlaline uğramış ve derneğe bu konuda başvuruda bulunmuş kişiye hangi soruların sorulması gerektiğine dair bir grup çalışması yaptırdı. 20 dakika iki ayrı odada bu konuyu tartışan katılımcılar daha sonra kendi sonuçlarını paylaştılar.

Atölyeye katılanlar iki gruba ayrılıp hak ihlaline uğramış ve derneğe bu konuda başvuruda bulunmuş kişiye hangi soruların sorulması gerektiğini tartıştı

Atölyeye katılanlar iki gruba ayrılıp hak ihlaline uğramış ve derneğe bu konuda başvuruda bulunmuş kişiye hangi soruların sorulması gerektiğini tartıştı

Grup çalışmasının ardından hak ihlali raporu hazırlarken mutlaka akılda tutulması gereken konuları katılımcılar ile paylaşan Toköz, “Eğer bu konulardan herhangi birine uymayacak iseniz hak ihlali raporu düzenleyecek bir raportör olmaktan hemen o an vazgeçin” diye konuştu.

Hak İhlali Raporu hazırlarken mutlaka akılda tutulması ve taviz verilmemesi gereken konular

2. grubun kolaylaştırıcısı Pembe Hayat'tan Gani Met, hak ihlaline uğramış bireye sorulması gereken sorular ile ilgili süregiden tartışmayı izliyor

2. grubun kolaylaştırıcısı Pembe Hayat’tan Gani Met, hak ihlaline uğramış bireye sorulması gereken sorular ile ilgili süregiden tartışmayı izliyor

  • Raportörün görevi rötuşsuz bir fotoğraf çekmektir
  • Raporun düzenlendiği yer ve zaman belirtilmeli
  • Rapor tutarken mağdurla duygusal bağ kurmaktan kaçının, “soğuk nevale” gibi davranın
  • Kanaat kullanmayın, “Mağdurum” diyor ama hiçte öyle görünmüyor yanılgısına düşmeyin. Sizin raportör olarak göreviniz size gelen mağdurun size ilettiklerini rapora kaydetmek. Kanılarınızı zaten rapordaki “Raportörün görüşü” kısmında belirtebilme olanağına sahipsiniz
  • Gördüğünüz ve duyduğunuzu nasıl gördü ve duydu iseniz o şekilde rapora yansıtın
  • Mağdurun kişisel bilgilerini, mağduru tehlikeye atması olası bilgi ve belgelere her ne surette olursa olsun hiçkimse ile paylaşmayın. Rapor sizin ve hukuki danışmanınız arasında kalması gereken bir belgedir. Hiçbir adli kurumla, dernekten hiçbir yönetici ile paylaşılamaz
  • Mağdurun vermek istemediği bilgiler için ısrarcı olmayın. Vermek istemediği bilginin yanına “Bilgi vermedi” yazmanız kafi
  • Sizin raportör olarak işiniz gerçekler, bu nedenle raporda gerçeğin süssüz bir fotoğrafını çekmek durumundasınız

Pembe Hayat Mersin’den sonra Adana’da

Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği Mersin’deki atölyelerin ardından Adana’ya geçti. Buse Kılıçkaya, Avukat Ahmet Toköz ve Gani Met, Adana’da da iki gün sürecek atölyelerde Ayrımcılığa Karşı Gökkuşağı paneline katılacak; LGBT ve Trans seks işçilerinin sorunları ve Adaletin LGBT hali konularında Adanalı katılımcılara bilgi verecekler.

Fotoğraflar: Zübeyde Zehra Kıvanç, Alper Tolga Akkuş

Haber: Alper Tolga Akkuş

(Yeşil Gazete)

 

 

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Bana bir Masal anlat abla, içinde denizle balıklar, yağmurla kar olsun, güneşle ay

$
0
0

İşte Hülya, kendinden geçmiş bir şekilde masal anlatıyor. Kimbilir nerde, kimbilir kimlere. Önemli mi, elbette değil. Bu fotoğrafı paylaştıktan sonra altına yazdığım şekil düşünüyorum hala, “Hülya aslında masal olmuş, kendini anlatıyor.”

masal 1 hülya tosun...

Bir mucize kabilinden tanıştığım Hülya’ya, Burcu’ya, Emre’ye, onların yaptıklarına baktığımda aklıma Derviş Zaim‘in çok sevdiğim filmi (her filmini severim, ayrı) Filler ve Çimen‘in final sahnesi tersinden bir kurguyla geliyor. O filmde devletin düştüğü çirkef hale kendi gözleri ile şahit olan komiser telefonunu açıp rastgele numaraları çeviriyor ve her denk geldiğine, “Bu ülkede çok kötü şeyler oluyor, lütfen bir şeyler yapın, bunu herkesle paylaşın” diyordu ya benim de içimden telefonumdan rastgele numaralar tuşlayıp her denk geldiğime HülyaBurcuEmregillerin yapıp ettiklerini ballandıra ballandıra anlatasım, “Bu ülkede, bu dünyada çok ama çok güzel şeyler de oluyor, lütfen siz de katılın, bunu herkesle paylaşın” diyesim geliyor.

Ama aklımdaki soru işaretleri, yüreğimde “acaba, nasıl ama, olur mu ki?” tereddütleri de durduğu yerde duruyor.

Gelin ben size Hülya‘nın, Burcu‘nun, Emre‘nin ne yaptıklarını, dünyayı ne güzel bir hale çevirmek istediklerini kısaca bir anlatayım o esnada da tereddütlerimi imleyeyim.

Para ile işimiz yok diyor onlar, ihtiyacımız olanından gayrı. İhtiyacımız olanı da gün günden azaltma çabasındayız diye ekliyorlar. Eskiden para mı vardı iddiasındalar.

Paylaşmak” diyorlar da başka bir şey demiyorlar. Neyi mi? Nazım ustanın dediğinin hemen hemen aynısını, “Yarin yanağından gayrı her şeyi

Gönüllü bir paylaşım ama onların bahsettikleri, bir sistem kurulsun herkese eşit üleştirsin, gık diyenin tepesine çöksün değil hayal ettikleri.

Misal Hülya, masalları paylaşalım diyor. Gidip bu konuda Judith’den masal anlatma dersleri alıyor. Judith’in masal atölyelerine katılan başkaları ile kadim çağlardan insanlığa miras olmuş bir geleneği gün yüzüne çıkartıyor. Storyteller diyor buna İngilizce konuşanlar, Dengbej demekte Kürtçe kelam edenler,  Masal anlatıcılığı diyor Türkçe söz söyleyenler.

Siz de Hülya gibi Masal anlatıcısı olmak isterseniz Judith'in Nazım Hikmet Kültür Merkezi'ndeki atölyelerine katılabilirsiniz

Siz de Hülya gibi Masal anlatıcısı olmak isterseniz Judith’in Masalhane‘deki masal anlatma atölyelerine katılabilirsiniz

Nazım Hikmet Kültür Merkezi‘nin anlatılmaz yaşanır çay bahçesinde heyecanlı heyecanlı anlatıyor bana atölyeyi, Judith’i, masal anlatma işçiliğini. “Tamam da Hülya” diyorum ben de en şeytan avukatı kuşkularımla, “Bu devran nasıl dönecek? Sen işinden ayrıldın, “parasız gönlümce yaşayacağım” dedin. Şu an hayatının en mutlu, umutlu günlerini yaşamaktasın, eyvallah, tamam da, bu hep böyle nasıl sürecek. Senin çalışman, “para kazanman”, hayatını sürdürmek için yapmak istemediğin işlerde zaman öldürmen eninde sonunda gerekmeyecek mi?”

Yüzü bulutlanıyor Hülya’nın. Aynı kuşkuların kendisinde de olduğunu söylüyor. Ama şu an istediklerimi yapıyorum, hayatımı, kelimenin tam manası ile “hayatımı yaşıyorum” diyor ve ekliyor, “Benim için önemli olan da bu”

Sonra Burcu, afilli akademik geçmişine, önüne serilmiş “gelecek”! fırsatlarına bakmadan kalkıyor Ege’de bir köye yerleşiyor.

masal 3 burcu

 

Yetmiyor Anadolu Jam‘den yoldaşı Hülya’yı da takıp koluna Anadolu’yu köy köy geziyor. Uğradıkları her köyde çocuklara masallar anlatıyor. Onlardan o köye özgü oyunları öğreniyor sonra gidip diğer köydeki çocuklara öğretiyor. Her köyde çocuklara diğer köydeki arkadaşları için mektuplar yazdırıyor. Mersin Arslanköy’den başladıkları “Bohçamda Anadolu” seyyahlığını şimdilik kaydı ile Kars köylerinde sonlandırıyor.

Burcu bunları yapıp ederken, sonra internette yazarken, benim gibi dostları arkadaşları ile paylaşırken gözleri mutluluktan ve umuttan o denli çakmak çakmak parlıyor ki ona diyemiyorum bile, “İyi de Burcu bu işin sonu neye varacak” diye. Bugün, yarın tamam ama ertesi gün de bu devranı döndürmeyi başarabilecek misiniz diye.

Derken Emre giriyor sahneye. Emre, Hülya ile Burcu’nun arkadaşı. Arkadaşımın arkadaşı benim de arkadaşım pisagor teorimi vesilesi ile hoşbeş ediyoruz kendisi ile. Daha yüzyüze iki lafın belini kırmış değiliz, gereği de yok zaten. Kalp kalbe karşı durumlar yaşamaktayız yüreğimizin bizi götürmek istediği yolları bizimle beraber arşınlamaya teşne yoldaşlarımız ile.

masal 2 emre

Emre de işinden ayrılıyor, ben gezmeyi, seyahat etmeyi, otostop çekip, hayatın bana sunduğu ile yetinip gönlümce yaşamayı isterim diyor ve iki yıla yakın zamandır da bu şekilde yaşıyor. Kıt kanaat denir ya, işte o da kıt kanaat geçiniyor. Ama Emre kıt’ın da kanaat’in de anlamlarını endüstri devrimi öncesi zamanlara taşıyor. Kıt, yetersiz demek değil onun indinde, Kanaat’ı, gönül böyle olsun istemezdi ama elden ne gelir manasında kullanmıyor. Ekolojistlerin Ekonomistlere söyleyegeldiği durumu yaşayarak deneyimliyor. Dünyanın kaynakları sınırlı ise ben de kendi sınırım kadar kullanırım, ne kadar az ihtiyacım var ise o kadar mutlu, o kada huzurlu, o kadar gönlümce yaşarım diye iddia ediyor.

Bu da yetmiyor arkadaşlarına bir çağrıda bulunuyor Emre, beni biliyorsunuz diyerek ekliyor, “Benim bu yaşantıma sponsor olmak ister misiniz? Gönlünüzden ne koparsa bu çorbaya katık eder misiniz?”

Tabi ben bu talebi görünce irkiliyorum bir, kimseye muhtaç olmadan “kendi ayaklarının üzerinde” durabilmenin fazileti ile yetiştirilmişim ömrüm boyu. Ezberimi bozuyor Emre’nin talebi. “Nasıl yani?” diyorum içimden, “Ben şimdi bu ademe her ay ya da ne zaman istersem o zaman para göndereceğim, beyimiz de vur patlasın çal oynasın yaşayıp gidecek öyle mi? İyiymiş valla”

Daha sonra bu talep üstüne daha derin düşünüyorum. Emre’nin yerine koyuyorum kendimi. Ne zor iş aslında onun bu kalkıştığı. Ben öldür allah kimseden böyle bir şey isteyemem. “”İstemek ya da isteyememek… işte bütün mesele bu” dese sanki daha punduna getirecekti meseleyi Shakespeare abi.

Ardına düşüncemi geliştiriyorum, hadi tamam istedim ya sonra. Bana insanlar para verdikten sonra nasıl olacak? Ben zaten manyağın önde gideniyim, “Bana para da veriyorlar bak, bunu hakketmem lazım” diye iki aya kalmadan sıyırmaz mıyım, sıyırırım. Emre’nin bu kalkıştığı ne zor, ne meşakkat bir iş aslında duygusu çörekleniyor omzuma.

Bu 3 insan hayatın bir lütfu kabilinden benim hayatıma tesadüf edenler. Kimbilir daha kaç insan, kaç oluşum, kaç topluluk var hem dünyayı hem hayatı hem de kainatı tamir etmek, onarmak isteyen.

Yeni Türkü ile başladık (ne güzel bir grup ismidir bu da, isim ile bile masal anlatılabildiğinin en sade kanıtı) onlarla bitirelim. “Baba” kısımlarını “Abla” diye ünleyerek ama. Hülya bize masal olmuş kendini anlatıyor varsayarak…

*Sulhi Dölek abime, saygıyla

#anavarrza

 

 

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Çukurova Ekolojik Yaşam Okulu (ÇEYO) mesaisine Mersin’de başladı

$
0
0

Adana ve Mersinli ekolojistlerin 11-12 Ocak 2014′de her iki ilde aynı anda gerçekleşen ve Yeşil Gazete olarak bizim de okurlarımızla paylaştığımız “Türeticiler için Ekolojik Yaşama Giriş” eğitiminin ardından oluşturdukları Çukurova Ekolojik Yaşam Okulu (ÇEYO) 15 ve 16 Şubat tarihlerinde kompost uzmanı Dr. Huriye Kara önderliğinde çalışmalarına başladı.

Ocak ayında Buğday Ekolojik Yaşama Destekleme Derneği tarafından verilen eğitimde de bir kompost atölyesi düzenleyen Mersinli Dr. Huriye Kara ile irtibatı eğitim sonrasında da kesmeyen Adana ve Mersinli ekolojistler Anadolu’nun en bereketli topraklarından filizlenecek ekolojik bir uyanışın ilk adımlarını atıyor.

ÇEYO (Çukurova Ekolojik Yaşam Okulu) katılımcıları ilk saha çalışmasının ardından objektif karşısında Foto: Bediz Yılmaz

ÇEYO (Çukurova Ekolojik Yaşam Okulu) katılımcıları ilk saha çalışmasının ardından objektif karşısında Foto: Bediz Yılmaz

Buğday tarafından düzenlenen eğitimin Adana ayağını organize eden Dr. Serdar İskit ve Mersin ayağını düzenleyen Ekolog (Ekolojik Yaşam Girişimcileri ve Gönüllüleri Derneği) Başkanı Alper Girgeç‘in önayak olduğu ÇEYO’nun ilk iki günü çok verimli geçti.

ÇEYO katılımcısı beyler kompost kutularının yataklıklarını hazırlarken koyu bir sohbete dalmış durumda

ÇEYO katılımcısı beyler kompost kutularının yataklıklarını hazırlarken koyu bir sohbete dalmış durumda

Kompost kraliçesi olarakta bilinen Dr. Huriye Kara Cumartesi günü Ekolog Derneği’nin Mersin Yenişehir’de bulunan dernek binasında teorik bir eğitim verirken Pazar günü ise Mersin Çeşmeli’deki çiftlik evinde 5 saate yayılan bir kompost atölyesi düzenledi.

ÇEYO'nun iki günlük çalışmasının ilk günü Ekolog Derneği'nin binasındaki teorik eğitim ile tamamlandı

ÇEYO’nun iki günlük çalışmasının ilk günü Ekolog Derneği’nin binasındaki teorik eğitim ile tamamlandı. Foto: Alper Girgeç

Huriye Hoca’nın talebi ile Pazar günü çiftliğe evlerinde bulunan organik atıklar ile kompost yapacakları kutularıı da beraberlerinde getiren katılımcılar gün boyu kompostu tamamlayacak solucanlar için kutuların içini hazırladılar. Dr. Huriye Kara’nın Cumartesi günü temelini anlattığı kompost yapımını Pazar günü bizzat yerinde deneyimleyerek öğrendiler.

ÇEYO’nun mesaisi bununla da sona ermiyor. Çukurova Ekolojik Yaşam Okulu uzun bir sürece yayılan zaman zarfında çalışma yapmayı planlıyor. ÇEYO’nun ilk etapta üzerinde durduğu konu beslenme. Kompost eğitimi ve atölyesinin ardından kompost kutularını evlerine götüren ÇEYO öğrencileri hey ay Dr. Huriye Kaya ile Mersin ve Adana’da buluşarak eğitimin ileriki safhaları için hazırlanmayı planlıyor. Pazar günü atölyenin sonunda yapılan yuvarlak masa toplantısında Adana’daki ikinci buluşmanın tarihi netleşti bile.

Cumartesi Teorik Ekoloji Eğitimi

Huriye Hoca (şapkalı) tüm kompost kutularının hazırlığına el verdi

Huriye Hoca (şapkalı) tüm kompost kutularının hazırlığına el verdi

Dr. Huriye Kara tarafından verilen eğitimin ilk günü Ekolog’un dernek binasında gerçekleşti. Cumartesi günü saat 10:00 – 17:00 arasında gerçekleşen eğitimde Kara, ekolojinin temel ilkelerini ve kompostun özelliklerini katılımcılar ile paylaştı. Ekosistem Çeşitliliğini aktaran Kara, sürdürülebilir olmanın elzem olduğunu aktardı. Teorik eğitimde, Ekolojide Enerji, İnsanın Besin Zincirindeki Yeri, Ekolojik Madde Döngüleri (Karbon, Azot, Fosfor), Deniz Ekosistemleri, Tatlı Su Ekosistemleri, Yönetimli Ekosistemler, Doğal Ekosistemler, Tarım Ekosistemleri, Endüstriyel-Metropolitan Ekosistemler, Sistem Dengelerinin Korunabilmesi, Ekosistem Bozulmalarının Görünen Nedenleri konularında ÇEYO katılımcılarını bilgilendiren Dr. Huriye Kara, Tarım Sistemlerinin Sürdürülebilirlik Kurallarını ise Denge ve Uyum, Akıllı Kullanıcılık, Adalet-Hakkaniyet, Biyolojik Çeşitlilik, Geleneksel Bilgi, Kendine Yetme Prensibi, İklim ve Coğrafyaya Uygunluk ve Entegre Çiftlik Yönetimi olmak üzere 8 madde halinde sıraladı.

Eğitimin öğleden sonraki kısmında kompost konusunda bilgi aktaran Dr. Huriye Kara, Kompost kullanmanın toprağı yaşatarak tarımı sürdürmenin yaşamsal ve temel taşlarından birisi olduğunu söyledi. Kompost üretiminin doğal sistemlerin kaynak tabanındaki fonksiyonelliği arttırdığını, tarımın vazgeçilmezi toprağın verimini sağladığını, kentlerin en büyük problemlerinden çöp sorununa alternatif  yarattığını sözlerine ekleyen Kara, kompostun küresel ekosistem içindeki üç ana alt sistemin denge ve verimliliğine hizmet eden mucizevi bir formül olduğunu açıkladı.

Pazar günü Kompost Atölyesi: Herkes kendi kompost kutusunu kendisi hazırlasın

Kompost hazırlıkları Huriye Hoca'nın önderliğinde tam gaz devam ediyor

Kompost hazırlıkları Huriye Hoca’nın önderliğinde tam gaz devam ediyor. Foto: Alper Girgeç

ÇEYO katılımcılarının Pazar günkü adresi ise Mersin Çeşmeli’de bulunan Huriye Hoca’nın çiftliği idi. Sabah erken saatlerde çiftlikte buluşan ÇEYO’lular yanlarında getirdikleri kompost kutularının içine yerleştirmek için organik maddelerden yatak hazırladılar, ardına bu maddeleri gübre ile karıştırıp kompost kutularının zeminine yerleştirdiler. İkinci etapta Huriye Hocanın solucanların latince ismine (Esenia) atıfla verdiği Esencanları kutularına yerleştirdiler. Son etapta ise Esencanların evinin çatısının örmek yani organik maddelerden ve gübreden oluşan tortuyu  kutulara sermek kaldı.

Hüriye Hocanın tabiri ile "ağlayan turunçgiller"den yapılan şekerleme. Tarif istedik ama sır dediler. Bu şekerleme çürümeye yüz tutmadan önce dalından düşen turunçgillerden yapılıyor

Hüriye Hocanın tabiri ile “ağlayan turunçgiller”den yapılan şekerleme. Tarif istedik ama sır dediler. Bu şekerleme çürümeye yüz tutmadan önce dalından düşen turunçgillerden yapılıyor

İş bununla bitmiş değil aksine yeni başlamış durumda. Bundan sonra her katılımcı kendi kompost kutusunu kendisi düzenlemek durumunda. Katılımcıların şimdiki görevi Huriye Hoca’nın eğitim boyunca verdiği ipuçlarının da yardımı ile hem kendi organik çöplerini ekosisteme dahil etme, hem esencan diye adlandırılan solucanlarının kompost kutularının içinde rahat çalışabilmesini sağlama hem de humuslu toprağı elde ettikten sonra o verimli toprağı kullanarak tarım yapabilmek.

ÇEYO’nun serüvenini Yeşil Gazete olarak yakından takip ederek sizlerle paylaşacağımızdan kuşkunuz olmasın.

 

Fotoğraflar: Bediz YılmazAlper Girgeç, Alper Tolga Akkuş

Haber: Alper Tolga Akkuş

(Yeşil Gazete)

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Mersin Üniversitesi öğrencileri direnişte, “Eğitim haktır engellenemez”

$
0
0

Mersin Üniversitesi Çiftlikköy Kampüsü’nde ikinci yarıyılın başladığı 10 Şubat Pazartesi gününden beri kampüse girişlerine izin verilmeyen 27 öğrenci kapı önünde kurdukları çadırda direnişlerini sürdürüyor. Yeşil Gazete olarak sorunu yerinde öğrenmek için yanlarına gittik ve okula alınmayan 27 öğrenci arasında bulunan İletişim Fakültesi Radyo, TV ve Sinema Bölümü son sınıf öğrencisi Özer İnal‘dan yaşananlar hakkında bilgi aldık.

18 Şubat'da gerçekleşen yürüyüşe 500 öğrenci ile 30 kadar öğretim görevlisi katıldı Foto: Öğrenci Kolektifi Facebook sayfasından alınmıştır

18 Şubat’da gerçekleşen yürüyüşe 500 öğrenci ile 30 kadar öğretim görevlisi katıldı Foto: Öğrenci Kolektifi Facebook sayfasından alınmıştır

19 Aralık 2013′de öğrencilerin bir arkadaşlarının üniversitenin ihmali sonucu trafik kazasında hayatını kaybettiği iddiası ile rektörlüğü işgal ettikleri gerekçesiyle başlatılan soruşturma süresince tedbir amaçlı okuldan uzaklaştırıldığı beyan edilen 27 öğrenci 10 Şubat günü başlayan ikinci yarı yıl için okullarına geldiklerinde üniversiteye alınmadı. 12 Şubat’da üniversite önünde oturma eylemi başlatan öğrenciler 17 Şubat 2014 Pazartesi günü de giriş kapısının yanında çadır kurarak direnişe geçti.

Üniversite önünde çadır kurup direnen öğrenciler Rektör Süha Aydın ve Rektör Yardımcısı Yüksel Özdemir için besteledikleri şarkıları söylediler

18 Şubat Salı günü Mersin Üniversitesi Çiftlikköy Kampüsü Rektörlük binası önünde saat 12:00′de toplanan 500 kadar öğrenci ile 30′u aşkın Eğitim-Sen üyesi öğretim görevlisi okuldan tedbir amaçlı uzaklaştırıldıkları iddia edilen 27 öğrenciye destek amacı ile Fen-Edebiyat Fakültesi önünde buluştukan sonra Rektörlük binasına geçti. Rektör ile görüşmek isteyen grup bu isteklerinin geri çevrilmesi üzerine rektörlükten okulun giriş kapısına kadar yürüyerek direnişteki öğrenciler ile buluştu ve burada bir basın açıklaması okudu.

Direnişteki öğrencilerden Özer İnal, Yeşil Gazete’ye gelişmeleri anlattı

Öğrenciler eğitim haklarını geri alana kadar direnmekte kararlı

Öğrenciler eğitim haklarını geri alana kadar direnmekte kararlı

Yeşil Gazete olarak yaşanan bu süreç ile ilgili ayrıntılı bilgi almak amacı ile direnişteki öğrenciler ile buluştuk ve İletişim Fakültesi Radyo, TV ve Sinema Bölümü son sınıf öğrencisi Özer İnal ile kampüs girişinin önünde buluşarak kendisinden bilgi aldık.

Özer İnal yaşanan bu sürecin 10 – 20 Haziran 2013 tarihleri arasında gerçekleşen Akdeniz Oyunları’nda sporcuların kalması için yapılan ve oyunlar sonrasında da KYK (Kredi Yurtlar Kurumu) tarafından öğrenci yurdu olarak hizmete sokulan 3500 kişilik yerleşkenin şehirden uzak olması ve öğrencilerin tüm talep ve şikayetlerine karşın trafik işaret ve işaretçilerinin devreye sokulmaması sonucu 17 Aralık 2013′te 19 yaşındaki Fen-Edebiyat Fakültesi öğrencisi Bahar Salim‘in trafik kazası sonrası hayatını kaybetmesi sonrası 19 Aralık’ta rektörlüğün işgal edilmesi ile başladığını belirtiyor.

Mersin Üniversitesi'nde yaşananları direnişteki öğrencilerden Özer İnal ile (siyah ceketli) konuştuk

Mersin Üniversitesi’nde yaşananları direnişteki öğrencilerden İletişim Fakültesi Radyo, TV ve Sinema Bölümü son sınıf öğrencisi Özer İnal ile (siyah ceketli) konuştuk

Rektörlük işgali sırasında Rektör Süha Aydın‘ın üniversitede olmaması nedeniyle Rektör Yardımcısı Yüksel Özdemir ile görüştüklerini, Özdemir’in 14 maddelik şartlarının hepsini kamuoyu ve basın önünde kabul edip imzaladığını söyleyen İnal, bu şartlar içerisinde işgale katılan öğrencilere soruşturma açılmaması maddesinin de bulunduğunu ancak şu anda 121 öğrenciye bu işgal gerekçe gösterilerek soruşturma açıldığını, 27 öğrencinin de “tedbir uygulaması” içine dahil edilerek eğitim haklarının engellendiğini öne sürüyor.

Tedbir uygulamasının 18 Şubat 2012 tarihli yeni YÖK kanunu sonrası gündeme getirildiğini vurgulayan İnal, ilgili kanundaki “tedbir uygulaması”nın her üniversitenin insiyatifine bırakıldığını, Mersin Üniversitesi Rektörlüğü’nün de bu uygulamayı kendi insiyatifi ile eğitim hakkını engellemek maksadı ile yürürlüğe koyduğunu iddia ediyor.

Rektörlükten yazılı açıklama

Mersin Üniversitesi Rektörlüğü'nün Özer İnal'ın dilekçesine verdiği yazılı yanıt

Mersin Üniversitesi Rektörlüğü’nün Özer İnal’ın dilekçesine verdiği yazılı yanıt

14 Şubat 2014′de rektörlüğe ve öğrenci işleri daire başkanlığına konu ile ilgili yazılı olarak verdiği dilekçeye, “Üniversitemizde 18.12.2013 – 19.12.2013 tarihlerinde meydana gelen Rektörlük binasının işgalini içeren olayları başlatan, gelişmesini sağlayan ve yönlendiren öğrenciler için soruşturma süresince tedbir uygulanması isteği Rektörlük Makamının 7.2.2014 tarihli onayı ile uygun görülmüştür” şeklinde yanıt verildiğini belirten Özer İnal, aynı yanıtda, “Üniversite Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı’na vermiş olduğunuz ilgi (b) dilekçenizle de ders kayıt hakkının engellenmesi/dondurulması ile ilgili durumun tarafınıza verilmesi istenilmektedir. Yukarıda belirtilen tedbir kararı uyarınca ders kayıtlarınız durdurulmuştur. Tedbir kararının süresinin bitiminde kayıtlarınız tekrar açılacaktır” dendiğini ancak süresi belli olmayan soruşturma sonucu tedbir kararı kalktığında devamsızlık nedeniyle eğitim haklarının ellerinden alınmasından endişe duyduklarını söylüyor.

Üniversite yönetimine hitaben, “Öğrencine sahip çık” kampanyası

Üniversite öğrencilerinden Mesut Arslan’ın, Change.org üzerinden Üniversite yönetimine hitaben, “Öğrencine sahip çık” başlığı ile bir imza kampanyası da başlattığını sözlerine ekleyen Özer İnal, şu ana kadar 400 kişinin imza attığı kampanyaya katılımın artmasını beklediklerini vurguluyor.

İmza kampanyasına buradan katılmak mümkün

 

Haber: Alper Tolga Akkuş

(Yeşil Gazete)

 

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Mersin Üniversitesi Sinema Topluluğu !f² gösterimlerine hazır

$
0
0

13. !f İstanbul Bağımsız Filmleri Festivali asıl mekanı İstanbul’da son dönemecine girmiş durumda, !f² gösterimleri kapsamında 21 – 23 Şubat tarihleri arasında festival kapsamındaki 5 filmi İstanbullu izleyiciler ile aynı anda 37 farklı yerden takip edecek sinemaseverler ise !f heyacanı ile yarın akşam buluşmaya hazırlanıyor. Bu 37 farklı noktadan birisi de Mersin Üniversitesi Çiftlikköy Kampüsü Prof. Dr. Uğur Oral Kültür Merkezi A Salonu.

Mersin Üniversitesi Sinema Topluluğu ile !f²’yi konuştuk

Mersin Üniversitesi Sinema Topluluğu ile !f ² için okulun kafetaryasında kurulan standda buluştuk

Mersin Üniversitesi Sinema Topluluğu ile !f ² için okulun kafetaryasında kurulan standda buluştuk. Foto: Şevval İrem Öğütken

Mersin Üniversitesi Sinema Topluluğu 4 yıldır !f²’ye dahil. Topluluğun son iki yıldır başkanlığını yürüten Umut Sinan Özdemir ve başkan yardımcısı Tolgay Özveren ile !f²’yi, Mersin’deki sinema ortamını, Başka Sinema’yı Mersin’e getirebilme ihtimalini, Altyazı yazarlarını Mersin’e nasıl getirebiliriz gibi sinemaya dahil pek çok konu hakkında konuştuk.

!f ² gösterimleri için kombine biletlerine kavuşan öğrencilerin mutluluğu

!f ² gösterimleri için kombine biletlerine kavuşan öğrencilerin mutluluğu

3 yıldır üniversitenin sinema topluluğu bünyesinde yer aldığını son iki yıldır ise başkan olarak görev yaptığını belirterek sözlerine başlayan İletişim Fakültesi Radyo, TV ve Sinema Bölümü son sınıf öğrencisi Umut Sinan Özdemir, !f² için organizasyon komitesi ile yazışmaların festivalin dört ay öncesinden başladığını belirtiyor. Kendisinin görev yaptığı dönem itibarı ile !f organizasyonuna gösterimler için her yıl 300 TL ödediklerini kaydeden Özdemir, diğer !f² gösterimleri yapan yerlerin içinde en uygun bilet fiyatlarını kendilerinin belirlediği iddiasında. 2014 yılı için 5 filmi içeren kombine biletlere, öğrenciler için 5, öğrenci olmayanlar içinse 10 TL fiyat tespit ettiklerini kaydeden Özdemir, amaçlarının daha fazla sayıda Mersinli sinemaseveri !f² ile buluşturmak olduğunu vurguluyor.

!f² filmleri 37 farklı noktada aynı anda izlenebilecek

55 !f² mersin!f’in son beş yıldır MUBI ile ortak gerçekleştirdiği !f² gösterimlerinde filmin gösterildiği sinema salonu ile aynı anda Türkiye, Ermenistan, Kıbrıs ve Filistin’de bulunan 37 ayrı mekanda 5 film izlenebilecek. Bu 5 filmin gösteriminden sonra !f² katılımcılarının yönetmenler ile yapılacak ve internet üzerinden canlı olarak yayınlanacak sohbetlere iştirak etme, dilerlerse yönetmenlere film hakkında soru sorma imkanı da bulunuyor.

!f²’nin 2014 yılı için 37 ayrı noktada aynı anda sinemaseverler ile buluşturacağı filmler ise; Cuma akşamı 19:00 seansında yer alan Valeria Golino‘nun filmi “Bal” (Miele), Cumartesi günü 13:00 seansında yer alan Biene Pilavcı‘nın daha önce 5. İnsan Hakları Film Festivali’nde de izleyici ile buluşan belgeseli “Tek Başına Dans” (Alleine Tanzen), aynı gün 15:30 seansında yer alan ve Riahi kardeşler tarafından çekilen belgesel, “Her Gün İsyan” (Everyday Rebellion), Pazar günü 13:00 seansında yer alan Maria Rondon filmi “Kıvırcık Saç*” (Pelo Malo*) ve son olarak aynı gün 15:30 seansında yer alan Louise Archambault filmi “Gabrielle“.

Louise Archambault‘un 2013 Kanada yapımı filmi Gabrielle 23 Şubat Pazar günü 15:30′da !f² mekanlarında izlenebilir

Fimler hakkında ayrıntılı bilgiye !f’in blog sayfasında yer verilmiş durumda.

!f² için hazırlanan program broşüründe bu 5 filmin seçilme nedeni olarak, “Bu filmler kırılganlığımza dair filmler. Ama kırılganlığımızı kabul ettikleri oranda, cesaretimize, gücümüze ve  birbirimize olan sevgimize dair filmler” notu düşülmüş.

!f² için ayrıntılı bilgi almak isteyenler !f’in resmi sitesindeki !f² sayfasına göz atabilirler

Mersin Üniversitesi Sinema Topluluğu facebook sayfasından da topluluğun çalışmaları hakkında bilgi almak mümkün

 

Fotoğraflar: Şevval İrem Öğütken, Alper Tolga Akkuş

Haber: Alper Tolga Akkuş

(Yeşil Gazete)

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Sığınmacı ve Göçmen kadınlar ile 8 Mart Kapadokya Turu

$
0
0

8 Mart Cumartesi sabahı, saat 07:58. Hızlı hızlı Nevşehir Turizm Otelcilik Meslek Yüksekokulu Misafirhanesinden servislerin kalkacağı PTT önüne doğru yollanıyorum. Aslı arıyor ama açmıyorum nerdeyse geldim zaten düşüncesi ile. Aslı’yı görüyorum derken, ardına da Fatmayı. Benim bu yolculuğa eşlik etmemi sağlayan ve kendilerini Ocak ayında Mersin’de gerçekleşen İnteraktivist eğitiminden iki arkadaşımı, Kapadokya Kadın Dayanışma Derneği‘nin iki aktif üyesini.

Kapadokya Kadın Dayanışma Derneği, ASAM (Association for Solidarity with Asylum Seekers and Migrants – Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği) ile birlikte 7. kez sığınmacı ve göçmen kadınları Dünya Kadınlar Günü’nde Kapadokya Turu’na çıkarıyor.

Kapadokya Kadın Dayanışma Derneği'nden Aslı ve Fatma

Kapadokya Kadın Dayanışma Derneği’nden Aslı ve Fatma

ASAM’ın Nevşehir Ofisi’nde 2 yıldır görev yapan ve İranlı kadınlara danışmanlık hizmeti veren Canan Bozkurt, bu seneki Kapadokya Turu’na İran, Irak, Afganistan ve Suriyeli göçmen ve sığınmacı 1200 kadının katıldığı bilgisini iletiyor bize turun ilk durağı Uçhisar Kalesi’ni dolaşır iken. Canan’a sığınmacı ile göçmen arasındaki farkın ne olduğunu da soruyoruz. Sığınmacının ülkesinden ayrılmak zorunda kalan, zulüm tehdidi altında (ırk,din,milliyet,belli bir toplumsal gruba mensubiyet veya siyasi sebeplerle) kişi olup sığınma başvurusunda bulunan; Göçmenin ise daha çok ekonomik sebeplerle kendi rızasıyla ülkesinden ayrılan kişi olarak tanımlanabileceğini söylüyor. Bu konuda daha fazla bilgi edinebilmek ve ilgili uluslararası mevzuat için ise Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi’ne; ulusal mevzuat için ise 11 Nisan 2014 itibariyle Türkiye’de uygulama girecek olan Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanuna(YUKK)’a bakabileceğimizi ekliyor.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kapadokya Turu hatırası için Nar Belediyesi Kültür Merkezi önünde kamera karşına geçtik

8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kapadokya Turu hatırası için Nar Belediyesi Kültür Merkezi önünde kamera karşına geçtik

Kapadokya Turu için Aslı ve Fatma’nın daveti ile Niğde’den Nevşehir’e geldiğim için Nevşehir’den kalkan araçlar ile katılıyorum 8 Mart turuna ama tur sırasında ASAM ve Kapadokya Kadın Dayanışma Derneği’nin birlikte organize ettiği 7. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliğine Nevşehir’in yanı sıra Ankara, Kayseri, Kırşehir ve Niğde’den de katılım olduğunu farkediyorum. 3′e ayrılmış şekilde dolaşıyoruz her sene farklı yerler olduğu ifade edilen ören yerlerini. Bizim de içinde bulunduğumuz 1. ekibin programını aktarayım: 1) Uçhisar Kalesi, 2) Göreme Panorama, 3) Ürgüp Üç Güzeller 4) Nar Belediyesi Kültür Merkezinde öğle yemeği ve eğlence 5) Ulaş Kafe Avanos Nehir Kenarı 6) Hayal Vadisi ve son olarak 7) Paşa Bağları

Nar Belediyesi Kültür Merkezi Salonunda Vur Patlasın Çal Oynasın Eğlence

Nar Belediyesi Kültür Merkezi’ndeki eğlenceye ayrı bir paragraf açmaz isem olmaz. Kültür Merkezi dedi isem günümüzde inşa edilmiş bir merkez gelmesin aklınıza. Kapadokya’nın şanına layık bir ören yerinin tam içindeyiz. Bir tepenin altına oyulmuş, daracık bir kapıdan girilen ama içine girildiğinde 1200 kadının ve misafirlerin rahatlıkla sığdığı, üstüne üstlük yemek faslından sonra sığınmacı ve göçmen kadınların 1,5 saat farsça, arapça ve (bir adetde olsa) azerice parçalar tüm kurtlarını döktükleri bir pistin de bulunduğu bir yapının içindeyiz.

Turun ilk durağı Uçhisar Kaslesi idi

Turun ilk durağı Uçhisar Kaslesi idi

O kadar kadının içinde bulunan iki elin parmaklarını ancak bulan erkeklerden biri olmak hiç rahatsız etmiyor beni. Aynı durumun tam tersi olsa, 1200 erkeğin arasında bulunan 10 tane kadından birisi olsam aynı şekilde hisseder miydim düşüncesi geçiyor zihnimden. Her tarafımı kadınlar sarmış durumda ve erkeklerden azad edilmiş (biz orda istisnadan bir addedilmiyor idik hali ile) o ortamda kadınların, kendilerini istedikleri gibi rahatça ifade eden kadınların gözlerindeki parıltıya şahit olmanın sevinçli şaşkınlığı dışında bir şey hissetmiyorum desem yeri. İranlı kadınlar gerçekten çok güzeller ve kanaatim odur ki çok asiller. Canan beni turun başında sığınmacı ve göçmen kadınların hiçbirisinin yüzünün görünmemesi gerektiği konusunda uyardığı için bu anları belgelemek adına elimi fotoğraf makinama asla götürmüyorum.

Nar Belediyesi Kültür Merkezi’ndeki kadınlar günü eğlencesinin ardından turun geri kalanı için yola çıkmazdan önce toplu olarak hatıra fotoğrafı çektiriyoruz. O sırada “Niğde’ye gidecekler otobüslerine” anonsunu duyar duymaz anonsu yapan Hasan’ın da yönlendirmesi ile Niğde’den gelen araçların bulunduğu yere yollanıyorum. Tüm araçlar dolu, beni Nevşehir’den getiren araç da gitmiş olduğundan, “Benim otobüse gel abi” diyor Hasan, “Bir şekilde hallederiz”

Üç Güzeller

Üç Güzeller

İranlı Kadınlar arasında Kapadokya’dan Niğde’ye

Bu yeni araçta şoför, Hasan ve benim dışımdaki herkes İranlı sığınmacı ve göçmen kadınlar. Nevşehir’den gelirken ben Aslı ve Fatma ve Canan’ın da içinde bulunduğu Nevşehirliler (hem erkek hem de kadın) otobüsü ile yola çıkmıştım. Oturacak yer bulunmayan Niğde otobüsünde 1 dakikayı bile bulmuyor İranlı kadınların bana bir yer ayarlaması. Koltuk değneğimi dayayacak bir yer bulup arka merdivenlerde yerimi sağlamlaştırdım demeye kalmadan en arka sırada oturan genç kız omzuma dürterek “Abi” diyor ve bana açtıkları yeri gösteriyor.

ASAM ve 8 Mart Kapadokya Turu hakkındaki bilgileri ASAM Nevşehir temsicisi Canan Bozkurt'dan aldık

ASAM ve 8 Mart Kapadokya Turu hakkındaki bilgileri ASAM Nevşehir temsicisi Canan Bozkurt’dan aldık

Bu yeni otobüste tur güzergahı da değişmiş durumda. Bu nedenle Nevşehir ahalisi ile ilk durağımız olan Uçhisar Kalesi’ne bir kez daha uğruyorum. Avanos Nehir kenarı ile Hayal Vadisi’ni hiç göremiyorum. Paşa Bağları turun son noktası olduğundan tüm ekipler finali orada yapıyor. Bu süreçte ben de sessiz bir anlaşma ile İranlı yol arkadaşlarımla karşılıklı bir güven ilişkisi kurduğumdam turun başından beri her mola yerinde yanımda taşıdığım sırt çantamı otobüsün içinde bırakıp dolanıyorum enfes güzellikteki Paşa Bağları’nı. Bölge aynı zamanda Kapadokya denince ilk akla gelen balon turlarının da yapıldığı alan.

Omzumda yatan kız çocuğunun annesi Paşa Bağları’ndan Niğde’ye doğru yola çıktıktan bir süre sonra yanında oturan arkadaşının kucağına yatmıştı. Beş altı defa hem beni hem kendi kıyafetinin yatarken aldığı şekli kontrol ettikten sonra. İran ve Türkiyeli kadınlar arasında “erkek olana dikkat et” kuralı aynen işliyor anlaşılan. Şimdi benim kalacak yerim, sığınacak evim olmasa bu kadınlar beni çok güzel ağırlar, hiçbir eksiğimi bırakmaz duygusu çörekleniyor üstüme. Bana gözleri gibi bakacaklarından hiç şüphem yok, her akşam kendi kapılarını özenle kilitleyeceklerinden de şüphem olmadığı gibi. İşin acısı onların bu “pür” dikkatinin altyazısını benim de onaylıyor olmam. “Erkeklerin dünyası”nda kadınlaraın kendi koruma kalkanlarına ihtiyaçları bulunduğu konusunda hiç şüphe duymamam.

Dünyadaki tüm kadınların Nar Belediyesi Kültür Merkezi’ndeki pistte gönüllerince dans eden sığınmacı ve göçmen kadınların gözlerinde fark ettiğim sevinçli parıltı ve rahatlığa bir an önce kavuşabilmeleri dileği ile 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu olsun…

#anavarrza

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com


Bağımsız Seçim İzleme Platformu 30 Mart’da seçimleri ayrımcılığa uğrayanlar için izliyor

$
0
0

2011 Genel Seçimlerinden önce Türkiye’nin farklı illerinden sivil toplum kuruluşlarının (STK) kendi alanları ile ilgili “kırılgan gruplar”ın (Kadın, Engelli, Farklı etnik köken veya dini inanç sahibi, LGBTİ, okuma yazma bilmeyen ve Türkçe bilmeyen seçmenler) seçimler sırasında karşılaştığı engelleri izlemesi amacı ile meydana getirilen Bağımsız Seçim İzleme Platformu, 30 Mart 2014 Yerel Seçimlerinde de seçimlere izleme kararı aldı.

Bağımsız Seçim İzleme Platformu'nu 15 ilden 46 sivil toplum kuruluşu oluşturdu

Bağımsız Seçim İzleme Platformu’nu 13 ilden 46 sivil toplum kuruluşu oluşturdu

Eşit Haklar için İzleme Derneği (ESHID) koordinatörlüğünde 13 ilden  (Adana, Mersin, İzmir, İstanbul, Hatay, Ankara, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Van, Trabzon, Ordu, Manisa) 46 STK ‘nın içinde bulunduğu Bağımsız Seçim İzleme Platformu 7 ildeki hazırlık toplantılarının ardından 15 Mart Cumartesi günü Ankara’da tüm derneklerin katılımı ile son toplantısını gerçekleştirdi ve bir kamuoyu bildirisi ile 30 Mart’da kırılgan grupların seçme ve seçilme hakkına erişim koşullarını belirlemek üzere seçim gözlemi yapacağını deklare etti.

Seçim İzlemesi için platformun dışında kalan seçmenlere de çağrıda bulunan Bağımsız Seçim İzleme Platformu, Türkçe, Kürtçe ve İşaret dili ile yayınladığı videolarda  seçme hakkı ihlalleri hakkında raporlama yapmak isteyen bireylerin 0501 212 72 77 – 0212 293 63 77 numaralı telefonlarda ya da esithaklar@gmail.com  ve esithaklar.org adreslerinden başvuru yapmalarını iletti.

Türkçe ve İşaret Dili

Kürtçe ve İşaret Dili

Bağımsız Seçim İzleme Platformu’nun yaptığı kamuoyu bildirisinin tam metni şu şekilde;

30 Mart Seçimlerinde Bağımsız Gözlem Hakkımızı Kullanıyoruz

Dünyanın bir çok ülkesinde seçimler, devletlerarası örgütler, uluslararası sivil toplum örgütleri ve seçimlerin yapıldığı ülkedeki sivil toplum örgütleri tarafından izlenmekte ve raporlanmaktadır. Bağımsız seçim gözlemi faaliyetinin yapılıyor olması seçimlerin ulusal ve uluslararası kamuoyunda meşruiyetini belirleyen temel kriterler arasındadır.

Türkiye’de farklı tematik alanlarda çalışan sivil toplum örgütleri tarafından 2011 yılında Bağımsız Seçim İzleme Platformu oluşturulmuştur. Platformumuzun hiçbir siyasi parti ile doğrudan veya dolaylı herhangi bir ilişkisi yoktur. Platformumuz Türkiye’deki seçimleri kadın, engelli, farklı etnik köken ya da dini inanç sahibi, LGBTİ, okuma yazma bilmeyen ve Türkçe bilmeyen seçmenlerin çeşitli insan hakları sözleşmelerinde güvence altına alınan seçme ve seçilme hakkına erişimini uluslararası standartlar çerçevesinde izlemektedir. Platformumuz adına Yüksek Seçim Kurulu’na hem 2011 seçimleri öncesinde hem de 30 Mart seçimleri için bağımsız gözlemcilik yapma izni başvurusunda bulunulmuş ancak başvurularımız reddedilmiştir.

Platformumuz 2011 yılı Milletvekili Genel Seçimlerini yedi bölgeden on farklı ilde izlemiş ve raporlamıştır. 2011 gözlem çalışmamız mevcut seçim mevzuatı ve uygulamaların çeşitli toplumsal kesimlerin seçme ve seçilme hakkını kullanmasını engellediğini ortaya koymaktadır. Seçmen kütüklerinin oluşturulma yöntemi, siyasal partilerin aday belirleme yöntemleri, oy verme yerlerinin fiziksel koşulları, kullanılan seçim materyalleri, seçim barajı, YSK kararlarının yargı denetimine açık olmaması, seçimlerin bağımsız gözlem faaliyetlerine açık olmaması demokratik toplumun gerekleri ile örtüşmemekte, seçme ve seçilme hakkının eşit fırsatlarla kullanımını engellemektedir.

Seçim mevzuatı ve uygulamalardan kaynaklanan hiçbir konuda gerekli iyileştirici düzenlemeler bu güne kadar yapılmamış ve 30 Mart Yerel Seçimlerine 15 gün kalmıştır.

Türkiye uzun zamandır ilk kez bu kadar gergin bir seçim atmosferi yaşamaktadır. Hemen her gün siyasi partilerin seçim propaganda faaliyetlerine yönelik saldırılar yaşanmaktadır. Seçim mitingleri nefret söyleminin, toplumun çeşitli kesimlerinin ötekileştirildiği ve toplumsal kamplaşmanın yeniden üretildiği bir mecra haline gelmiştir.

aşağıda imzası bulunan sivil toplum örgütleri olarak kamuoyuna 30 Mart yerel seçimlerinde demokratik gözetim hakkımızı kullanarak kırılgan grupların seçme ve seçilme hakkına erişim koşullarını belirlemek üzere seçim gözlemi yapacağımızı deklere ediyor ve;

Siyasi Partileri ve Siyasi Parti Liderlerini

• Tüm siyasi partilere yönelik saldırıları kınamaya,

• Toplumsal gerilimi düşürecek açıklamalar yapmaya,

Medya Organlarını

• Seçim ortamında toplumsal gerilimi azaltacak bir yayın politikası izlemeye,

• Yayınlarında ayrımcı, ötekileştirici ifadelere ve nefret söylemine yer vermemeye,

Yüksek Seçim Kurulu’nu

• Evlerinden çıkamayan engelli ve yaşlı seçmenler için gezici sandık kurulu

oluşturmaya,

• Görme engellilerin oylarını kendi başlarına kullanabilmeleri için her sandık için Braille (kabartma) alfabe ile basılmış şablon oy pusulası hazırlamaya,

• Belediyelere ait engelli hizmet araçlarının seçim günü il seçim kurulları emrine alınması ve il seçim kurulları tarafından engelli ve yaşlı seçmenlerin oy verme yerlerine taşınması için kullanılmasını sağlamaya,

• Türkçe bilmeyen, okuma yazma bilmeyen ve görme engelli seçmenlerin oylarını kendi tercih edecekleri yakınları ile kullanmasını sağlamaya,

• Seçmen eğitim materyallerinin Türkçe bilmeyen, okuma yazma bilmeyen, işitme engelli veya görme engelli seçmenlerin bilgilendirilmesini sağlayacak şekilde hazırlamaya ve bu konuda ilgili sivil toplum örgütlerinden görüş almaya,

• Seçim sürecinde sivil toplum örgütlerine bağımsız gözlem yetkisi vermeye,

• Seçmen tercihinin açıkça ortaya çıkacağı kadar az sayıda seçmenin bulunduğu yerlere sandık kurarak oy verme gizliliğini ihlal etmemeye, bu durumdaki sandıkları en yakın oy verme yerindeki sandıklarla birleştirmeye,

• İradesi dışında seçmen kütüklerinden düşürülen seçmenlerin kayıtlı oldukları eski sandıklarda oy kullanması için bir defalığına hak tanımaya,

• Sandık kurulu başkan ve üyelerine ayrımcılık konusunda eğitim vermeye,

•Trans bireylerin oy verirken yaşadıkları kimlik rengi ile ilgili sorun konusunda sandık kurullarını bilgilendirmeye,

• Kadın konuk evleri, huzurevleri, yaşlı ve engelli bakım evlerinde bulunan seçmenlerin oy kullanmaların sağlanması için gerekli önlemleri almaya

Hükümeti

• Seçimlere katılacak olup olmamasına bakılmaksızın her siyasi partinin propaganda ve örgütlenme özgürlüğünü sağlama asli görevini hatırlamaya,

• Bütün siyasi partilerin ve adayların seçim merkezlerine, toplantılarına vb. çalışmalarına karşı son dönemde sıkça yaşanan her türlü şiddet olayının önlenmesi için gerekli etkili önlemleri almaya ve sorumluları yargı önüne çıkarmaya,

Yargı Makamlarını

• Tüm siyasi partilerin merkezleri, seçim büroları ve seçim faaliyetlerine yönelik saldırıları etkin olarak soruşturmaya

• Seçim sürecinde siyasi partiler, adaylar veya basın yayın organları tarafından yapılan ayrımcı ve nefret söylem ve eylemlerini etkin olarak soruşturmaya

Seçmenleri;

• 30 Mart yerel seçimlerinde yaşadıkları hak ihlali bilgilerini bizimle paylaşmaya,

TBMM’yi Genel Olarak Seçim ve Siyasi Partiler Mevzuatının Demokratikleştirilmesi için;

• YSK kararlarının yargı denetimine açılması için gerekli yasal düzenlemeleri yapmaya,

• Siyasi Partiler Kanunu’nu, dileyen herkesin siyasete katılımını olanaklı kılan, parti içi demokrasiye olanak sağlayan ve siyasi partilerin şeffaflaşmasını öngören bir anlayışla değiştirmeye,

• 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un (STHVSKHK) 7. maddesini değiştirerek hükümlülere oy kullanma hakkı tanınması için yasal düzenleme yapmaya,

• 298 sayılı STHVSKHK’nın 33. maddesini değiştirerek, seçmen kütüklerinin hazırlanmasında evsizler (sokakta yaşamak zorunda bırakılanlar), kadın konuk evleri, yaşlı ve engelli bakım evlerinde kalanların kütüklere kaydı için düzenleme yapmaya,

• Zihinsel engelli bireylerin vasisinin bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, ayırt etme yetilerinin bilimsel olarak tespit edilmesi ve seçmen kütüklerine kayıtlarının buna göre yapılması için yasal düzenleme yapmaya,

• 298 sayılı STHVSKHK’nın 52. maddesinde seçime katılan siyasi parti ve adaylar arasında eşitsizlik yaratan hükümleri yeniden düzenlemeye,

• 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 26. maddesinde değişiklik yaparak oy pusulalarının siyasi partiler ile bağımsız adaylar arasında eşitliği sağlayacak şekilde yeniden düzenlemesini sağlamaya,

• 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 33. maddesini değiştirerek %10 seçim barajını düşürmeye,

• 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun siyasi partilere devlet yardımını düzenleyen maddesini, siyasal partilerin aldıkları oy oranına göre devlet yardımından faydalanmasını sağlayacak şekilde değiştirmeye,

• Dezavantajlı grupların seçme ve seçilme hakkını etkin olarak kullanmalarını teşvik edici politika ve yasal düzenlemeler yapmaya,

• Oy kullanma süresini en az 3 gün olacak şekilde yasal düzenleme yapmaya,

• Seçimlerin bağımsız gözleme açılması için yasal düzenleme yapmaya,

Davet ediyoruz

Bildiriye imza koyan kuruluşlar şöyle:

Bağımsız Seçim İzleme Platformu Bildirisine engelli, kadın, lgbti dernekleri imza att

Bağımsız Seçim İzleme Platformu Bildirisine engelli, kadın, lgbti dernekleri imza attı

1. Kadın Adayları Destekleme Derneği Adana Şubesi Adana

2. Adana Kadın Dayanışma Merkezi ve Sığınmaevi Derneği Adana

3. Akdeniz’e Göç Edenler Bilim-Kültür Sosyal Yardımlaşma ve

Dayanışma Derneği Mersin

4. Buca Engelliler Derneği İzmir

5. Dom Kadın Derneği Hatay

6. Çekmece Kadın Yardımlaşma Derneği Hatay

7. Çiğli Evka Kadın Kültür Evi Derneği İzmir

8. Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği Mersin

9. Eşit Haklar İçin İzleme Derneği İstanbul

10. Göç edeneler Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği İstanbul

11. Gökkuşağı Aile Grubu Ankara

12. Hatay Sakatlar Derneği Hatay

13. İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi Ankara

14. İnsan Hakları Derneği Adıyaman Şubesi Adıyaman

15. İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi Diyarbakır

16. İnsan Hakları Derneği Hatay Şubesi Hatay

17. İnsan Hakları Derneği Mersin Şubesi Mersin

18. İnsan Hakları Derneği Şanlıurfa Şubesi Şanlıurfa

19. İnsan Hakları Derneği Van Şubesi Van

20. İnsani Değerleri Yüceltme Derneği Adana

21. İştar Kadın Merkezi Mersin

22. Engel-Siz Yaşam Derneği İzmir

23. Kadın-Erkek Birlikte Sosyal Eşitlik Derneği Trabzon

24. Kaos GL Derneği Ankara

25. Karadeniz Kadın Dayanışma Derneği Trabzon

26. Karadeniz Kadın Dayanışma Derneği Trabzon

27. Kürt Dili Araştırma ve Geliştirme Derneği Van Şubesi Van

28. Mersin 7 Renk LGBT Derneği Mersin

29. Ordu Kadını Güçlendirme Derneği Ordu

30. Özürlüler Vakfı İstanbul

31. Psikolojik Danışmanlar Derneği Diyarbakır

32. Queer Adana Adana

33. Sarmaşık Yoksullukla Mücadele Derneği Diyarbakır

34. Spina Bfida Derneği İzmir Şubesi İzmir

35. Spina Bifida Derneği Manisa Temsilciliği Manisa

36. Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim

Çalışmaları Derneği İstanbul

37. Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği İstanbul

38. Trans Danışma Derneği Ankara

39. Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Yardımlaşma ve

Dayanışma Derneği Van

40. Tüm Engelliler Federasyonu İzmir

41. Türkiye Sakatlar Derneği Genel Merkezi İstanbul

42. Türkiye Sakatlar Derneği Mersin Şubesi Mersin

43. Van Engelsiz Yaşam Derneği Van

44. Van Göç Sorunlarını Bilimsel Araştırma ve Kültür Derneği Van

45. Kürt Dili Araştırma ve Geliştirme Derneği Van Şubesi Van

46. Yomra Kadınlar Toplumsal Dayanışma ve Girişimciliği Destek Derneği Trabzon

 

Fotoğraflar: Nurcihan Temur

Haber: Alper Tolga Akkuş

(Yeşil Gazete)

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Adana, ikinci eğitim için ÇEYO (Çukurova Ekolojik Yaşam Okulu) öğrencilerini ağırladı

$
0
0

Buğday Derneği’nin 11-12 Ocak tarihlerinde Adana ve Mersin’de düzenlediği “Türeticiler için Ekolojik Yaşama Giriş” eğitiminden sonra eğitime katılan Adana ve Mersinli ekolojistler tarafından kurulan ve ilk eğitimini 15-16 Şubat’da Mersin’de gerçekleştiren Çukurova Ekolojik Yaşam Okulu (ÇEYO), “Bitki Çoğaltma” başlıklı ikinci eğitim için 16 Mart’da Adana’ya misafir oldu.

Kompost Uzmanı Dr. Huriye Kara tarafından verilen eğitimlerin ilkinde solucan kompostu hakkında bilgi alan öğrenciler, Mersin Çeşmeli’de Huriye Hoca’nın çiftliğinde gerçekleşen eğitimde yanlarında getirdikleri kutular ile solucan kompostu yatakları hazırlamış, evlerinde bulunan organik atıklar ile solucanların nasıl besleneceğine dair bilgiler edinerek hem evdeki atık döngüsünü ekolojik bir temele oturtmak hem de verimli toprağı elde etmek konusunu öğrenmiş olarak eğitimden ayrılmışlardı. Adana’da gerçekleşen ikinci eğitimde ise konu “bitki çoğaltma” olarak belirlendi.

ÇEYO, Adana'da ikinci eğitim için Sema-Serdar İskit'in evine misafir oldu

ÇEYO, Adana’da ikinci eğitim için Sema-Serdar İskit’in evine misafir oldu

Huriye Hoca’nın Yeşil Gazete’ye aktardığına göre ikinci eğitim günü aktarılacak konular şu şekilde sıralandı;

* Temel kompostumuz ne alemde? İlk eğitimde hazırlanan solucan kompostları ile sorun yaşayan öğrenciler var mı?

* İkinci günün ana teması ise, “Çoğaltma”; tohumla çoğaltma, yumru ile çoğaltma, fide ile çoğaltma, çelik ile çoğaltma, soğan ile çoğaltma, dip sürgünlerinden ayırarak çoğaltma

Huriye Kara, ÇEYO eğitimlerinde ana hedefin ise solucan kompostu yapmak ve sonuçta birer  bitki besleme, bitki koruma ajanı haline gelmek olduğunu aktardı.

Saksılardaki Toprak Karıştırılıyor ve Bitki Çoğaltma

ÇEYO'da eğitimleri kompost uzmanı Dr. Huriye Kara veriyor

ÇEYO’da eğitimleri kompost uzmanı Dr. Huriye Kara veriyor

İkinci eğitim öncesi öğrencilerden yanlarında ikamet ettikleri bölgeden elde edecekleri toprak ile doldurulmuş saksı getirmelerini isteyen Huriye Hoca eğitime saksılardaki toprakları inceleyerek başladı. Hepsi başka bir yerden gelen toprağı dikkatle inceledikten sonra kimi kusrular tespit edip tüm saksılardaki toprakları bir yerde toplayıp birbirlerine iyice karıştırıldıktan sonra tekrar saksılara alınmasını istedi.

Saksılardaki topraklar birbirine karıldıktan sonra tekrar saksılara alındı

Saksılardaki topraklar birbirine karıldıktan sonra tekrar saksılara alındı

Toprağı incelerken, eğitimin gerçekleştiği evin bahçesindeki bitkileri kontrol ederken ÇEYO öğrencilerine sürekli bilgiler aktaran Kara, solucan kompostunun yaklaşık 2 aylık zaman zarfında tamamlandığını, kutu dolmadan kompost toprağına elle müdahale edilmemesi gerektiğini, kompost kutusundaki en ufak bir sarsıntının dahi solucanlar için çok şiddetli bir deprem hissi uyandıracağını söyledi. Kompostun tamamlandığını ise kutunun yanlarında otlanmalar başladığında anlayabileceğimizi ifade eden Huriye Kara, bu sürecin ardından makro canlıların da yavaş yavaş kutuda görünmeye başlayacağını belirtti.

Huriye Hoca, Çukuroava Ekolojik Yaşam Okulu katılımcılarına çelik ile bitki çoğaltma konusunu aktarıyor

Huriye Hoca, Çukuroava Ekolojik Yaşam Okulu katılımcılarına çelik ile bitki çoğaltma konusunu aktarıyor

Eğitimin ana teması olarak belirlenen Bitki Çoğaltma konusunu bahçedeki bitkilerin yanında anlatan kompost uzmanı Huriye Kara, öğrencilerin yanlarında getirdiği saksılara tohumdan çoğaltılan roka, tere, maydonoz; çelikten çoğaltılan biberiye, lavanta; fideden çoğaltılan domates, biber ve yumrudan çoğaltılan soğan ekti ve tüm bu bitkilerin gelişimi hakkında öğrencilere bilgi aktardı.

Günün Sürprizi: 10 yaşında mantar uzmanı Kerem Akkaya

Eğtimin öğleden sonraki bölümünde öğrencileri bir sürpriz bekliyordu. ÇEYO öğrencilerinden Emre Karakoç‘un İstanbul’da bir süredir çalışmalarını devam ettiren ve mantar üzerine yoğunlaşan ekoloji grubundan Fatih Akkaya ve 10 yaşındaki oğlu Kerem Akkaya.

ÇEYO'yu sadece Yeşil Gazete takip ediyor. Dr. Huriye Kara ve eğitime katılıp mantarlar hakkında bilgi veren Fatih Akkaya ile birlikteyiz

ÇEYO’yu sadece Yeşil Gazete takip ediyor. Dr. Huriye Kara ve eğitime katılıp mantarlar hakkında bilgi veren Fatih Akkaya ile birlikteyiz

Türkiye’nin Mantarları” kitabının yazarı Jilber Barutçuyan‘ın önayak olduğu mantarla ilgilenmeya başlayan grubun bir süredir İstanbul Belgrat ormanlarında mantar toplama ve sonrasında o mantarlar üzerinden “Mantar Dostları” adı ile eğitimler gerçekleştirdiğini belirten Fatih Akkaya, kendisinin Adana’ya taşındığını ve ÇEYO ile tanışmasının çok güzel bir tesadüf olduğunu sözlerine ekledi.

Jilber Barutçuyan’ı da en yakın zamanda Adana’ya davet ederek ÇEYO ile buluşturmayı planladığını da aktaran Fatih Akkaya’nın oğlu Kerem ise kelimenin tam manası ile bir mantar tutkunu.

Sözlerine, o gördüğümüz şapkalı şekil mantarın kendisi değil asıl mantar yerin altında diyerek başlayan Kerem Akkaya, Yeşil Gazete okurları için asıl mantarın şemasını da çizdi, “Ama bu değil sadece, aklınıza gelebilecek her şekilde olabilir” notunu da ekleyerek.

Büyüdüğünde mikolog (mantar bilimi ile uğraşan bilim insanı) olmak isteyen Kerem Akkaya'dan mantarlar hakkında bilgi de aldık

Büyüdüğünde mikolog (mantar bilimi ile uğraşan bilim insanı) olmak isteyen Kerem Akkaya’dan mantarlar hakkında bilgi de aldık.

Canlıları; hayvanlar, bitkiler ve mantarlar olmak üzere üçe ayıran Kerem, itirazımız üzerine savını şu şekilde destekledi, “Mantarlar diğer canlılar gibi karbondioksit alıp oksijen vermezler. Ayrıca orman dediğimiz yapının temel taşıdır mantarlar. Mantar olmaz ise orman da olmaz”. Mantar bilimi mikoloji hakkında da bizi aydınlatan Kerem’den daha sonraki eğitimlerde ayrıntılı bilgi sözü da aldık.

Üçüncü ÇEYO eğitiminde “Ot Şenliği” ve “41 kere maşallah çorbası”

Çukurova Ekolojik Yaşam Okulu’nun artık bir geleneği haline gelen gün sonunda kollektif olarak diğer eğitimin tarihi ve yeri de belirlendi. Tüm katılımcıların ajandasına uymaya dikkat edilerek Nisan ayının tüm haftasonları tartışıldı ve üçüncü eğitimin 6 Nisan’da Mersin Çeşmeli’de bulunan Huriye Kara’nın çiftliğinde yapılması karara bağlandı.

6 Nisan’da eğitimin yanısıra Ot Şenliği de var. 41 çeşit ottan 41 kere maşallah döğmeli yoğurtlu çorbasının da kaynatılacağı Ot Şenliği; ÇEYO’ya dahil olmayanlara da açık.

Huriye Hoca’dan aldığımız bilgiye göre 41 kere maşallah çorbası Akdeniz ekosistemi içinde yer alan bahçe, bostan, orman, kumul ve dere kenarlarında yetişen tüm yenilebilir otların içlerine tıbbi aromatiklerin de katılması sureti ile hazırlanıyor.

ÇEYO ile ilgili ayrıntı bilgi edinmek isteyen okurlarımız Mersin için Ekolog Derneği’nden Alper Girgeç ile (Tel: 0.532.543 57 33) ; Adana için ise Dr. Serdar İskit ile (Tel: 0.533.684 80 89)  bağlantıya geçebilirler.

 

Fotoğraflar: Sema İskit, Alper Girgeç, Alper Tolga Akkuş

Haber: Alper Tolga Akkuş

 

(Yeşil Gazete)

 

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Mersin Kadın Emeği Kollektifi ile hem Filmmor hem de Kollektif üzerine

$
0
0

Bu sene sloganı “Her kadının kendine ait bir cüzdanı olmasını düşleyen festvival” olarak belirlenen 12. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali’nin uğrak yerlerinden biri de Mersin. Mersin’de 5 ve 6 Nisan tarihlerinde Büyükşehir Belediyesi Kongre ve Sergi Sarayı’nda ücretsiz olarak kadın filmlerinin izlenebileceği Filmmor’u, festivali Mersin’e getiren Mersin Kadın Emeği Kollektifi ile konuştuk.

Mersin Kadın Emeği Kollektifi

Cuma akşamı İspanyol yönetmen Lorena Lluch’un 2012 yapımı filmi”İlk Yalan”ın gösteriminden önce Mersin Üniversitesi Çiftlikköy Kampüsü’nde buluştuk kollektiften Özge Göncü, Eytiş Karabulut ve Bediz Yılmaz ile.

Filmmor ve Mersin Kadın Emeği Kollektifi'ni Eytiş Karabulut, Özge Göncü ve Bediz Yılmaz ile konuştuk

Filmmor ve Mersin Kadın Emeği Kollektifi’ni Eytiş Karabulut, Özge Göncü ve Bediz Yılmaz ile konuştuk

Filmmor’u Mersin’e getirmek için üç yıldır görüşmeler yaptıklarını ve bu sene bunda başarılı olduklarını belirten Özge Göncü, Mersin’de 2007 yılında hayata geçen Kadın Emeği Kollektifinin başta İstanbul, Hatay, Adana, Denizli ve Kocaeli olmak üzere 12 ilde çalışmalarını sürdürdüğünü kaydetti.

13 kadın emeğiMersin’de dördü kadın derneği olmak üzere 20 sivil toplum kuruluşunu da bünyesinde barındıran Mersin Kadın Platformu‘nun da yürütücüsü olan Kadın Emeği Kollektifi hiyerarşi barındırmayan bir yapı içinde öğrenci, ev emekçisi ve çalışan kadınlar ile ilgili faaliyetler yürütüyor.

Kadın kadına söyleşiler, deneyim paylaşımı ve film gösterimlerinin gerçekleştiği Kollektif 2 yılı aşkın bir süredir periyodu 2 ya da 3 aylık dönemlere tekabül eden “Kadın Emeği” dergisini de çıkarıyor. Üniversiteli kadınlar ise ilk nüshası Filmmor vesilesi ile görücüye çıkan “Mor Kampüs” bülteni ile kadınların mücadelesini aktarıyorlar.

Fimmor Mersin’de

12 yıldır kimliğinden taviz vermeden bağımsız bir şekilde faaliyetini devam ettiren Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali Mersin’e Kadın Emeği Kollektifi’nin yanısıra Mersin Üniversitesi Kadın Araştırmaları Merkezi (Merkam) , Mersin Büyükşehir Belediyesi ve Mersin Akdeniz Belediyesi işbirliği ile geldi.

Festival broşürleri üniversite içinde kurulan standda dağıtıldı

Festival broşürleri üniversite içinde kurulan standda dağıtıldı

2 günde tamamı kadın yönetmenler tarafından çekilen kısa ve uzun metrajlı 19 filmi Mersin’li sinemaseverler ile buluşturmayı hedefleyen festivalde Kadınların Sineması (Women’s Cinema), Bedenimiz Bizimdir (Our Body is Ours!), Kendine Ait Bir Cüzdan (A Purse of Her Own)  ve Cins-iyet-ler (Sex-ual-ity) bölümleri bulunuyor.

Filmmor açılışında, Feride ve Bahar için “Kadınlar artık susmayacaklar, susmayacaklar” sloganı

Festivalin açılışı için Yeşil Gazete olarak biz de Mersin Üniversitesi Çiftlikköy Kampüsü Prof. Dr. Uğur Oral Kültür Merkezi’ne gittik.

Festival açılışı sonrası Mersin kadın Emeği Kollektifi toplu halde

Festival açılışı sonrası Mersin kadın Emeği Kollektifi toplu halde

Saat 19:00′da başlayan açılış töreninde sırası ile Mersin Kadın Emeği Kollektifi’nden Tülin Şahin Okay, Filmmor ekibinden Melek Özman ve Mersin Üniversitesi Kadın Araştırmaları Merkezi (Merkam)müdürü Prof. Dr. Bahar Temel konuştu. Konuşmaların başlamasından önce Mersin Üniversitesi’nin ihmali sonucu hayatlarını trafik kazasında kaybeden Feride ve Bahar özelinde erkek egemen şiddete tüm kadınlar için bir dakika süren sessiz bir anma yapıldı. Sessiz anmanın bitimi ile birlikte, “Kadınlar artık susmayacaklar, susmayacaklar” ve “Feride ve Bahar’ı unutma unutturma” sloganları atıldı.

Konuşmaların ardından 2012 İspanya yapımı 24 dakikalık “İlk Yalan” (La primera golondrina) filminin gösterimine geçildi. Film gösteriminin ardından ise Prof. Dr. Uğur Oral Kültür Merkezi’nin fuayesinde Nevit Kodalı Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi öğrencilerinden yan flüt ve keman dinletisine geçildi.

Filmmor web sitesi: filmmor.org/

Filmmor Mersin gösterimleri facebook etkinlik sayfası

Mersin Kadın Emeği Kollektifi facebook sayfası

 

Haber: Alper Tolga Akkuş

 

(Yeşil Gazete)
 

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Hem Ermeniyim Hem de Fenerli

$
0
0

Bir ya da bir buçuk ay öncesi
Evde kendi kendime, “Ali İsmail Korkmaz Marşı”nın son tümcesine yeni söz ararken yakaladım kendimi
Galatasaray sevdalısı biri olarak, “Fenerbahçe yıkılmaz” demek sinmiyordu içime, o kısma mutlaka müdahale etmek lazımdı
Tekyumruk yetişti imdadıma
Facebook’ta marşın son sözlerini, “Direnenler yıkılmaz” diye paylaşarak
Baştan söylemeye başladım ama bu seferde “Öptüğün o çubuklu forma” kısmına takıldı kafam
Ordan da belli oluyordu Fenerbahçe vurgusu, müdahale şarttı
Ama Ali İsmail’in çubuklu formasını Fenerbahçe armasından öptüğü o kare girdi derken işin içine

26 ali ismail korkmaz...

Filmi yedi sene öncesine sardım
Halaskargazi caddesine, Hrant abinin cenaze törenine
Yüzbinler içinde incecik bir noktayım ben de orda
Ayakta bedensel engelim nedeni ile fazla duramayacağım için metro duvarının üzerine tünemişim benim oraya oturmama yardım eden kardeşlerimin de desteği ile
Çok kalabalığız, çokta sessiz
Rakel yengemizin ricası bu yönde
Oturduğum yerden belli belirsiz duyuyorum Rakel yengemin Hrant abime yazdığı o unutulmaz aşk mektubunu
Yanımdan Nejat abi (Yavaşoğulları) geçiyor hemen arkasından türbanı ile saçını sıkı sıkı örtmüş bir genç kadın
Bir süre sonra Abdurrahim Dilipak’ı görüyorum, uzun saçlı küpeli genç bir adamın peşisıra
Sessizliği tek slogan ihlal ediyor
Heceleye heceleye ve tane tane söylüyoruz
“He-pi-miz H-rant-ız, He-pi-miz Er-me-ni-yiz” ve bir daha “He-pi-miz H-rant-ız, He-pi-miz Er-me-ni-yiz”

27 hrant dink...

Ben ilk kısma tüm yüreğimle katılsamda son kısımda susma hakkımı kullanıyorum
İddiam da şu, “ben Ermeni değilimki abi, ne diye “Ermeniyim” diyecekmişim”
Sloganın altyazısını, manasını anlamıyor değilim ama içimden gelmiyor işte “Ermeni” değilken “Ermeniyim” demek
Zaten ben o günlerde “Soykırım”a, soykırım da diyemiyorum, “tehcir” diyorum, “savaş zamanları” diyorum, hem “onlardan” gitmiş hem “bizden” diyorum
Yedi sene önce o kadar farklı ki benim “onlar” dediklerim ile “biz” saydıklarım

Bugüne dönüyorum sonra
Gezi’yi yaşamış, İstanbul United’a şahit olmuş, İstiklal Caddesi üzerindeki sarı-laci, siyah-beyaz, sarı-kırmızı kardeşlerimi omuz omuza gösteren fotoğrafla coşmuş biri geliyor gözümün önüne
Gezi’yi son güne (15 Haziran 2013) kadar anbean Mersin’deki odasında izleyen, Yeşil Gazete’ye dört bir yandan haberler taşıyan, 15′inde Gezi’nin son anlarına şahit olma şansını Gezi’nin içinde yakalayan kendim
“Yok abi” diyorum
“Ben hem Ermeniyim hem de Fenerli”
Hem, “Hepimiz Hrantız, Hepimiz Ermeniyiz”
Hem de, “Fenerbahçe yıkılmaz”

16 istanbul united

Şike var ya da yok
Bu duruma Fenerbahçeli kardeşlerimin müdahil olma imkanı var mıydı, yoktu
Galatasaraylı yöneticiler 109 yıllık “Sarıyla Kırmızıyla, Alnımızın Akıyla” tarihimizde bu tali yollara sapacak olsalar ben engelleyebilir miydim, hayır

Çok zor ihtimal olduğunu içten içe hissediyor olsamda Pazar akşamı Türk Telekom Arena’da oynanacak Galatasaray – Fenerbahçe maçı öncesi-sonrası ve sırasında şu minval bir ambians hayal ediyorum

“Ali İsmail Korkmaz Marş”ını hep bir ağızdan söyleyen ben gibi sarı kırmızıya sevdalı kardeşlerim cep telefonları ışıklarını hep birlikte yakarak Berkin Elvan’ı anmayı da ihmal etmiyorlar
Çarşı’ya “Sık bakalım” ile selam ederken, “Bu daha başlangıç, Mücadeleye devam” ile “Taksim bizim, İstanbul bizim” ile “Direne direne kazanacağız” ile iman tazeliyorlar

Çok zor ihtimal, tamam ama bu gözler Gezi’ye şahit olduktan sonra hiçbir şey ama hiçbir şey imkansız değil bu topraklarda
Hele Çeçen asıllı bir Galatasaray taraftarı olan bendeniz “Hem Ermeni Hem de Fenerli !” olduktan sonra…

#anavarrza

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Mersin Kompostana Ekoyaşam Merkezi’nde “Ot Şenliği”

$
0
0

Çukurova Ekolojik Yaşam Okulu’nun (ÇEYO) 11 – 12 Ocak 2014′de Buğday’ın eğitimi ile başlayan macerası gelişerek, serpilerek, her eğitimde biriktirerek devam ediyor. ÇEYO’nun, 3. eğitim mekanı 6 Nisan Pazar günü eğitimcisi Huriye Kara’nın Mersin Çeşmeli’de bulunan Kompostana Ekoyaşam Merkezi oldu.

3. Ders Ot Şenliği

 

Kompostana Huriye Kara, otları anlatıyor (Foto: Alper Tolga Akkuş)

Kompostana Huriye Kara, otları anlatıyor (Foto: Alper Tolga Akkuş)

Kompost uzmanı emekli akademisyen Huriye Kara tarafından verilen eğitimlerde artık iş tohumdan başlayan çalışmaların meyvalarından nasiplenmeye gelmiş olacak ki 3. eğitimde konu, “Ot Şenliği” olarak belirlendi. Ekoyaşam Merkezi’nin çevresinde toplanan otlardan yapılan “41 Kere Maşallah Çorbası”nı şifa niyetine içerek ve Çeşmeli’li köy kadınlarının merkezin içinde bulunan tandırda hazırladıkları sıkmaları yiyerek güne başlayan ÇEYO öğrencilerini bu ziyafetin ardından “41 Kere Maşallah Çorbası”nın nüvesini oluşturan 41′den çok daha fazla ot çeşidi hakkında bilgilenmek bekliyordu.

Huriye Hoca’nın Ot Şenliği için hazırladığı slaytlar eşliğinde öğrenciler çorbanın içine katık edilen otları, o otların özelliklerini, kullanım şekillerini, hangi sağlık sorununa deva olabileceklerini, latince ve -eğer varsa- yerel adlarını öğrendi.

Not alabildiğimiz kadarını siz Yeşil Gazete okurları ile de paylaşalım;

41 Kere Maşallah Çorbası (Foto: Mustafa Güçlü)

41 Kere Maşallah Çorbası (Foto: Mustafa Güçlü)

41 Kere Maşallah Çorbası Otları

* Stelleria Media (Cücü Barsağı)

* Arum Dioscoridis (Tırşik)

* Peganum Harmola (Üzerlik Otu)

* Onopordum İllyricum (Kangal)

* Vinca Rosea – Catharantus Roseus (Süs Bitkisi)

* Asparagus acutifolius (Demirdelen)

* Anchusa Aurea (Sığırdili)

* Similax Aspera L (Sincar – Gıcır Dikeni – Melocan)

* Plantaginaceae (Kırksinir Otu)

* Ruscus Aculeatus (Tavşan Topuğu)

* Hatmi Çiçeği

* Kırtmaç

* Aloavera

* Origanum Syriacum L (Eşek Reyhanı, Kara Evrek, Enme ya da Elma Otu)

* Lugiminosale (Mürdümük Yandak)

* Pyrasium Manus (Kum Beyazı)

Otlara Bitkilere Yerel İsim Kondurmak

ÇEYO öğrencileri Huriye Hoca'yı can kulağı ile dinliyor

ÇEYO öğrencileri Huriye Hoca’yı can kulağı ile dinliyor (Foto: Alper Tolga Akkuş)

Kompostana Huriye Hoca henüz yerel ismi bulunmayan otlar için ise ÇEYO ekibine uzun vadeli bir ödev vermeyi de ihmal etmedi. Kendi oğlu Ilgar’ın çocukluğunda çiftlikte onunla birlikte otlar içinde koşturmayı çok sevdiğini aktaran Kara, çorbamızın içinde bulunan Kum Beyazı‘nı isimlendiren kişinin oğlu Ilgar‘ın ta kendisi olduğunu belirtti ve ÇEYO ekibinden de çocukları ve torunlarına bu bilgiyi aşılayarak yeni yeni isimlere kapı açmasını salık verdi

Sıra Geldi Otları Kendimiz Keşfetmeye

Otları teorik olarak öğrendikten sonra sıra geldi pratiğe (Foto: Onur Özer)

Otları teorik olarak öğrendikten sonra sıra geldi pratiğe (Foto: Onur Özer)

41 Kere Maşallah Çorbalı ve Sıkmalı kahvaltının ardından çorbaya çeşni katan otlar hakkında teorik bilgiler edinen ÇEYO öğrencilerini şimdi dersin sahaya çıkmak, diğer adı Dedem Molla Memet Çiftliği olan Kompostana Ekoyaşam Merkezi’nin geniş çayırlığında otlar birebir tanıma kısmı bekliyordu.

Hepbirlikte eğitmenleri Huriye Hoca’nın peşinde çiftliğin bahçesine yayılan Mersin ve Adanalı ekolojistler az önce haklarında bilgi edindikleri otları gördüler, onlara dokuındular, kokladılar, ekolojiyi kendi hayatlarının içerisine taşıdılar.

ÇEYO (Çukurova Ekolojik Yaşam Okulu)  3. Eğitiminden Kareler

Kompostana Huriye Kara, otları anlatıyor (Foto: Alper Tolga Akkuş) 41 Kere Maşallah Çorbası (Foto: Mustafa Güçlü) ÇEYO öğrencileri Huriye Hoca'yı can kulağı ile dinliyor (Foto: Alper Tolga Akkuş) Otları teorik olarak öğrendikten sonra sıra geldi pratiğe (Foto: Onur Özer) Kompostana Ekoyaşam Merkezinde tandırda hazırlanan sıkmları yedik (Foto: Alper Tolga Akkuş) Dersten firar edenler soluğu avakado ağacında aldı (Foto: Sena Kara) Foto: Mustafa Güçlü Ekoloji tabiatın içinde öğrenilir (Foto: Mustafa Güçlü) ÇEYO tabiatın içinde (Foto: Onur Özer) Huriye Hoca otları inceliyor (Foto: Onur Özer)

ÇEYO Kronolojisi

1) Adana ve Mersin iki tam gün Buğday’ın ekolojik yaşam eğitimi ile yoğruldu - 15 Ocak 2014

2) Çukurova Ekolojik Yaşam Okulu (ÇEYO) mesaisine Mersin’de başladı - 17 Şubat 2014

3) Adana, ikinci eğitim için ÇEYO (Çukurova Ekolojik Yaşam Okulu) öğrencilerini ağırladı - 28 Mart 204

 

Fotoğraflar: Sena Kara, Mustafa Güçlü, Onur Özer, Alper Tolga Akkuş

Haber: Alper Tolga Akkuş

(Yeşil Gazete)

Alper Tolga Akkuş

Anavarza’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra ismi lazım değil uluslararası bir bankada 12 yıl çalıştı. Bedensel engelinin kendisine sağladığı SGK imkanlarını kullanarak 2011 Kasım’ında emekli oldu ve asıl mesleğine kesin dönüş yaptı. Yeşil Gazete’yi yemyeşil yapmak gibi bir görevi kendisine misyon edinmiştir. O kadar ”Benden başkan olmaz arkadaşlar, yapmayın etmeyin” dese de dinletememiş ve Ocak 2014’de kurulan ”Engelli Hakları ve Engelsiz Gelecek Derneği”ne başkan seçildiğine müteessir olmuştur. Adanalıdır, Galatasaraylıdır, Türkiye’de yaşamaktadır ve bu üç mucizeyi allahın kendisine bir lütfu saymaktadır.

anavarrza@gmail.com

Viewing all 268 articles
Browse latest View live